Murat Ağırel ve Timur Soykan’a Adana’da büyük ilgi
Gazeteci Yazar Murat Ağırel ve Timur Soykan, Atatürkçü Düşünce Derneği Adana Şubesi’nin konuğu olarak ‘Baronlar ve Yolsuzluk Sarmalında Türkiye’ başlığı altında, Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde coşkulu bir kalabalık oluşturan Adana’lılarla bir araya geldi
Başkan İsa Kayadan derneği adına yapmış olduğu her organizasyonla Adana’da ses getirmeye devam ediyor. Kayadan son olarak, Türkiye’de araştırmacı gazeteciliği en layıkıyla yaparak gündeme bomba haberleri düşüren iki gazeteci yazar; Murat Ağırel ve Timur Soykan’ı misafir etti. Yaşar Kemal Kültür Merkezinde gerçekleşen söyleşiye salona dahi sığmayan Adana’lılardan ilgi bir hayli yüksekti.
Diğer konuk yazar Timur Soykan, 1975 yılında Kırklareli’nde doğdu. Yakın zamanda babası Talat Soykan’ı kaybeden gazeteci, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo- Sinema ve Televizyon bölümünde eğitim gördü.
Mesleğine Yeni Yüzyıl Gazetesi’nde başlayan Soykan, daha sonra Radikal Gazetesi’nde çalıştı.Burada 10 yıla yakın muhabirlik ve editörlük yapan Soykan, Postacı Yayınevi’ni kurdu. Yayınevinde edebiyat ve siyasetle ilgili çeşitli kitapların yayımlanmasını sağladı. Bir dönem Posta Gazetesi’nde haber müdürü olarak çalıştı. Televizyon programlarına yorumcu olarak katılan gazeteci, 2008 yılında Sapan: Hrant Dink Cinayeti- Bir Güvercinin Katilleri kitabını yayımladı. 2009 yılında ise Tanrı Misafirleri Oteli , 2013 senesinde Zavallı- Gerçek Kimin Umurunda? isimli kitabını çıkardı. Birçok polisiye romanına imza atan Soykan, 2016 senesinde Liste isimli kitabını yayımladı. 2020 yılında beri ise BirGün gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor.
Atatürkçü düşünce Derneği Adana Şubesi’nin ev sahipliğinde, Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde gerçekleştirirlen, Timur Soykan ve Murat Ağırel’in konuşmacı olarak katıldığı “Baronlar ve Yolsuzluk Sarmalında Türkiye” söyleşisinde açılış konuşmasını ADD Adana Şube Başkanı İsa Kayadan yaptı.
Adana’lıların katıldığı söyleşiye, CHP Adana Milletvekilleri, Çeşitli STK Başkanları ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar dikkatleri üzerlerine çeken dinleyiciler arasında yerlerini aldılar.
İlk sözü alan Murat Ağırel: “Adana’nın Ceyhan ilçesinde dünyaya geldim ve böylesi bir söyleşide yer aldığım için Adana’da olmaktan mutluluk duyuyorum. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılına kadar ülkeyi yöneten 57 hükümetin sadece 779 milyar dolar harcamasına karşın, devasa limanlar, havaalanları, barajlar, kara ve demiryolları, fabrikalar inşa ettiği. Yani, AKP öncesi hükümetler yılda ortalama 9,9 milyar dolar harcarken, AKP, yıllık 254 milyar dolardan fazla harcama yaptı. Keban, Karakaya, Atatürk barajları, Sümerbanklar, PETKİM’ler, TÜPRAŞ’lar, Etibanklar, şeker, çimento ve kağıt fabrikaları, onlarca maden işletmesi, sayılamayacak kadar çok hizmet kurumunu 79 yıllık hükümetler sadece 779 milyar dolara kurarken, AKP 20 yılda sadece övüne övüne bitiremedikleri yol, köprü, havalimanı ve şehir hastaneleri yaptılar. Yaptıkları her şey ülkeyi yeni bir borç batağına soktu.” dedi.
Daha sonra konuşmayı devralan Timur Soykan ise: ” İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’nin 6 yaşında evlendirilerek cinsel istismara maruz bırakılmıştır. İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G. babasının kendisini 6 yaşındayken imam nikahıyla evlendirmiş. Çocukluğu boyunca her gün cinsel istismara uğrayan H.K.G. kendisini anlatabilmek için binbir yolu denemesine rağmen engellendi, sonunda bir şekilde tecavüzcüsünden şikâyetçi oldu. 6 yaşındayken 29 yaşındaki bir müritle imam nikahı kıyılan H.K.G. ifadesinde cinsel istismarın kendisine bir oyun gibi gösterildiğini söylüyordu.
Sinan Ateş’in katledilmesinde de bir çok karanlık ilişki ağı var. Sinan Ateş’i vurdurtan Doğukan Çep, uyuşturucu da satan bir çetenin üyesiydi. Hasan Ferit Gedik adlı gencin ölümü de dahil 62 yıl ceza aldı. Beş yıldır firari. Gürcistan’a kaçtı sanılırken İstanbul’da yeraltındaydı. Çep’e ‘Sinan Ateş’ ihalesini kim verdi?” ifadelerini kullandı.
Söyleşi, Murat Ağırel ve Timur Soykan’a plaket verilmesinin ardından yazarların kendi kitaplarını imzalamalarıyla son buldu.