Merhaba can dostlar!
Herkese gönlünüzce bir pazar günü diliyorum. Her ne kadar can sıkıcı olaylar olsa da zaman durmuyor, hayat devam ediyor. Maalesef son günlerde sussam gönlüm razı değil, konuşsam kabahat durumundayım ama susmayı kendime zul saydığımdan yazmak istedim.
Kabullenemiyorum! Bu adaletsizliğe dayanamıyorum! Doğruları yazan, yazmaktan korkmayan, cesur gazeteci sevgili Barış Pehlivan’ın uğradığı haksızlığa kızıyorum. #barışınhakkı susturulmak değil. Susturamazlar! Bunca içeri girmesi gereken gerçek suçlu varken işi gazetecilik olup, doğruları yazdı diye, gerçekler ortaya çıktı, birilerinin canı sıkıldı diye Barış Pehlivan mahkum edilemez! Üç maymunu oynamayı, yalakalık yapmayı, yandaşlığı kabul etmedi diye mahkum edilemez.
Gazeteci kukla değildir. Araştırır, gerçekleri ortaya çıkarır, yazar. Aksini ispat eden varsa, buyursun ama kimse kimseyi susturmaya çalışmasın. Mahkum edince Barış susacak mı sanıldı? Yazmaktan korkacak mı sanıldı? Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir güzelliği vardır ve Barış Pehlivan gerçekleri yazmaktan asla vazgeçmez. Ayrıca Barış Pehlivan yalnız değildir. O susmayacak, onu sevenler durmayacak. 8 ay nedir ki? Gelir geçer, burada sorun asıl suçluların dışarıda olması. Bu büyük haksızlık! Adaletsizlik.
Ama unutulmasın ki öldürmeyen darbe insanı daha çok güçlendirir. Barış’ı seven binlerce kişi varken şimdi milyonlarca seveni var. Barış’ın da dediği gibi “Yarın çocuğum peki o günlerde sen ne yaptın dediğinde, başımı eğmeden gözlerinin içine bakıp anlatacağım bir mücadeleyi miras bırakmak istiyorum”. Böylesine mücadele eden, daha güzel bir gelecek için çalışan; çocuklar daha fazla üzülmesin, acı çekmesin diye doğruları yazan bir gazeteci mahkum edilemez, edilmemeli!
#barışınhakkı özgürlük! O, gerçek ve dürüst bir gazeteci, onu asla yıldıramazsınız! Biz de onu okumaktan, desteklemekten asla vazgeçmeyiz.
Herkese mutlu pazarlar, yürek dolusu sevgiler..