Dört tane mum usul usul yanıyordu. Ortalık o kadar sessizdi ki, mumların konuşmalarını duyabiliyordunuz.
Birinci mum dedi ki: ‘Ben BARIŞ’ım.! Ama kimse benim yanmama yardımcı olmuyor. Sanırım yakında söneceğim.’ Alevi hızla azaldı ve sonunda tamamen söndü.
İkinci mum: ‘Ben VEFA’yım.! Ne yazık ki artık vazgeçilmez değilim. Onun için, bundan sonra yanıp durmamın bir anlamı kalmadı.’ Sözlerini tamamladığında esen hafif bir rüzgar onu tamamen söndürdü.
Sırası geldiğinde üçüncü mum, hüzünlü bir sesle dedi ki: ‘Ben SEVGİ ‘yim! Yanacak gücüm kalmadı. İnsanlar beni unuttu, değerimi anlamıyorlar. En yakınlarım sevmeyi bile unuttular.’ Sevgi’ de daha fazla beklemeden sönüp gitti.
Ansızın..! Odaya bir çocuk girdi ve üç mumunda yanmadığını gördü.
‘Neden yanmıyorsunuz? Sizin sonsuza kadar yanmanız gerekmiyor muydu? ‘ dedi. Ve ardından ağlamaya başladı.
O zaman dördüncü mum konuşmaya başladı: ‘Korkma, ben yandığım süre öteki mumlarımda yeniden yakabiliriz,
ben UMUT’um! ‘Çocuk parlayan gözleriyle UMUT mumunu aldı ve öteki mumları birer birer yaktı.
UMUT ışığı yaşamımızdan hiç eksik olmamalı ki hepimiz onunla birlikte
VEFA’yı, BARIŞ’I ve SEVGI’yi yaşatabilelim…
Selâm olsun Vefayı, Barışı, Sevgiyi Umutla yaşatabilene…
SIRASIYLA:
- Alfred Kantorowicz
- Philipp Schwartz
- Hans Reichenbach
- Walther Kranz
- Von Aster
- Albert Eckstein
- Zuckmayer
- Holzmeister
- Carl Ebert
- Paul Hindemith
- Dessauer
- Rudolf Nissen
- Erich Frank
- Von Hippel
- Von Mises
- Fritz Arndt
- Finlay Freundlich
- Freundlich
- Dessaur
- Kessler
- Kantorowicz
- Igersheimer
- Ernst Hirsch
- Bruno Taut
- Curt Kosswig
- Fritz Baade
- Clemens Bosch
Kimdi bu insanlar ?
Hitler’in iktidara gelmesinden sonra Toplama kampına gönderilen Yüzlerce bilim insanlarından bazıları…
Kampta ölüme terk edilmişlerdi. Sonra bir gün. Serbestsiniz dediler, Ülkeyi terk ediyorsunuz.
Şaşırdılar, anlamadılar, Ne olmuştu? Bu bir mucizeydi. Aslında mucize değildi. İşin arkasında bir isim vardı.
Mustafa Kemal ATATÜRK.
Çünkü bu isimlerin hepsi Kendi alanlarında çok büyük isimlerdi .. O sırada Türkiye’de sadece bir üniversite vardı. Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip, Almanya ile anlaşma imzaladı. Tarih 6 Temmuz 1933 dü.
- Hans Reichenbach – Matematiksel mantığı,
- Walther Kranz – Filoloji, latince ve yunancayı
- Von Aster – Felsefe Tarihini
- Albert Eckstein – Çocuk Sağlığını
- Zuckmayer – Müziği
- Holzmeister – Mimariyi
- Carl Ebert ve Paul Hindemith – Klasik Müzik, Opera ve Baleyi
- Dessauer ve Erich Frank, – Doktorluğu ve fizik tedaviyi
- Fritz Arndt – Kimyayı
- Von Mises – İstatistiği
- Freundlich – Astronomiyi
- Kantorowicz – Diş hekimliğini
- Igersheimer – Göz hastalıklarını,
- Ernst Hirsch -Hukuk ve kütüphaneciliği
- Bruno Taut – Modern mimariyi,
- Zoolog Curt Kosswig – Manyas Kuş Cennetini,
- Fritz Baade – Kırşehir’deki şifalı suları ve akik taşını
Türkiye’de yaşadılar ve Eğitimler verdiler, Yüzlerce, binlerce genci eğittiler.
Mustafa Kemal ATATÜRK
Hitler’in zulmünden 150 ye yakın bilim adamını kurtardı. O insanlar da her şeylerini bu ülkeye verdiler.
Muhteşem ötesi bir şey.. Daha fazlası
Ahmet Özgür Türen tarafından hazırlanan “Atatürk’ün Ülkesine Sığınanlar” kitabında var.
Ne kadar saygı duysak azdır.
Bu, Ata’mızın bazılarımızın bildiği; Bazılarının da hiç bilmediği bir yönü… Sonsuz şükran ve minnet ile…
( Kıvılcım Bilimsel Felsefe )
( SAKLI MEDENİYETLER VE TARİHİN GERÇEKLERİ )