Geleceğin ofis yapısını öngören Yüksek Mimar İklima Şenol Gönenç, sürdürülebilirliğin temel alınacağını ve çalışma alanlarının yalnızca iş üretmenin ötesinde sosyal ihtiyaçlara cevap veren, teknoloji odaklı, durağanlıktan uzak mekanlar olacağını belirterek konuyla alakalı detayları paylaştı.
Sürdürülebilir mimari alanında çalışmalarına devam eden Yüksek Mimar İklima Şenol Gönenç, geleceğin ofislerinin nasıl tasarlanacağını anlattı. İtalya’da doğan fütürizm akımının günümüz şehirlerini şekillendirdiğini belirten İklima Şenol Gönenç, “Fütürizm geleneksel olarak her şeye karşıdır. Makineyi, hızı, teknoloji ve geleceği sever. Bugün geldiğimiz noktada şehirlerimiz fütüristik anlayışla tasarlanıyor. Bunun yanında artık farklı ihtiyaçlarımız ve odak noktalarımız var. Bu noktalardan biri sürdürülebilirlik; sınırlı kaynaklarımızı en iyi şekilde kullanmak mimaride de kendine karşılık buluyor” sözleriyle sürdürülebilir mimarinin önemine vurgu yaptı.
Fütürizmden sonra 21. yüzyılda akımın içerisine “hümanizm ve doğa” ögelerinin girmesiyle birlikte neo fütürizmin ortaya çıktığını söyleyen Gönenç, “Neo fütürizm ile birlikte önem kazanan insanın fiziki ve ruhsal ihtiyaçları tasarımın merkezi haline geldi. Yakın geçmişte ise nüfusun artması ve kaynakların hızlı tükenmesi sebebiyle ‘sürdürülebilirlik’ kavramı mimariyi derinden etkiledi” ifadelerini kullanarak sürdürülebilir mimarinin detaylarını paylaştı.
Sürdürülebilir Mimarinin Yapıtaşları
Günümüzde insanların en çok vakit geçirdiği alanlardan biri olan ofislerde insan ve sürdürülebilirlik odaklı olmanın öneminin altını çizen İklima Şenol Gönenç, “Şirketler, çalışanlarının, hem pandemiden sonra artan sağlıklı çalışma ortamı beklentilerini hem de Z kuşağının ihtiyaçlarını karşılamak için iç mekanlarının, binalarının daha iyi koşullar sağlamasına dikkat ediyor” diyerek tam bu noktada sürdürülebilir mimarinin önemli rol oynadığını vurguladı.
Sürdürülebilir mimarinin yapıtaşlarını açıklayan Gönenç, “Hayatımızdaki en önemli gerçek kaynaklarımızın sınırlı olduğu. Bu sebeple kaynakları minimum seviyede kullanmak, doğayla uyumlu ve insan sağlığı için faydalı yapılar üretmek bu konseptin temelini oluşturuyor. Güneş ışığının en verimli şekilde kullanılması, sosyalleşme ve rahatlama alanlarının proje içerisinde yer alması, ergonomik mobilya tasarımı, yeşil alan yaratılması gibi detaylar önemli noktaları oluşturuyor” dedi.
Sürdürülebilir Mimari Anlayışıyla “Geleceğin Ofisleri”
Geleceğin ofislerinin sürdürülebilir mimari anlayışıyla tasarlanacağını söyleyen Yüksek Mimar İklima Şenol Gönenç, “Çalışma alanlarının teknoloji odaklı, ofis içi hareketin, aktivitenin ön planda olduğu, birden çok şeye aynı anda odaklanabilme yeteneğinin gözetileceği şekilde evrilmesini bekliyoruz. Akıllı sistemlerin ofis mahalleri ve mobilyalarına entegrasyonu günümüzde tasarımlara yerleşmeye başladı ve önümüzdeki yıllarda tasarımların olmazsa olmazı haline gelecek. Teknolojinin her şeyi hızlandırması ve aynı mekanda hareketsiz geçirdiğimiz saatlerin süresinin artması mobilya ergonomilerinin geliştirilmesini mecbur kılacak. Gelecek ofislerin, yalnızca iş üretmenin dışında sosyal ihtiyaçlara cevap veren, teknoloji odaklı, sürdürülebilir ve aynı anda birden fazla iş yapmaya olanak sağlayan (multitasking), durağanlıktan uzak mekanlar olarak tasarlanacağını söylemek mümkün” ifadeleriyle geleceğin ofislerinin sahip olacağı özellikleri sıraladı.