ÖNEMLI OLAN YARGILAMAK DEĞIL, ANLAMAKTIR.
Hepimizin hayatında mutlaka neler yaşadığını bilmeden yalnızca dışarıdan gördükleri kadarıyla hayatımızı yargılamaya çalışan insanlar olmuştur ve olmaya devam edecektir. Canımızı sıkacak ve acıtacak sinirimizi tavana zıplatacak bizi hayal kırıklığına uğratacak insanlar ve olaylar biz hayatta olduğumuz sürece peşimizden eksik olmayacaktır.
Öncelikle bu durumları kabullenmemiz gerekiyor.
Mutlaka arkamızdan konuşanlar olabilir bizleri yapmadığımız şeylerle suçlayanlar olabilir, çekemeyenler olabilir, Bir zamanlar samimiyetine inandığımız Arkadaşlarımız ,Dostlarımız da olabilir. Hatta sevgilerimizi nefrete dönüştüren insanlar da olabilir. Bu kişiler başkalarının güzelliğini, başarısını takdir etmekte zorlanan, Öz saygınlığını yitirmiş ,şüpheci ve güvensizlik içinde olan eleştiri ve yargılamaya karşı içsel olarak güvensiz ve güçsüz insanlardır.
Ne söylersek söyleyelim ne anlatırsak anlatalım ,anlamış gibi yapıp yine de kendi bildiklerinden vazgeçmeyen insanlardır. Bu tür kişiler hayatımızda olduğu sürece ,bizlerin Hayat enerjisini sömürüp günümüzü zehir etmekten başka bir şey yapamazlar .Bizleri yargıları ile negatif düşünceleri ile yolumuzdan çevirmeye çalışanlara karşı yanlış bir karar aldığımızda bedelini bizim ödeyeceğimiz hayatımıza karışanlara en güzel cevap. Bu hayat benim! Deyip anlamayana anlatmayacaksınız. Çünkü ,Kim ne derse desin, biz insan olarak hayatımızda en zor sınavı tek başına veriyor ,içinden çıkamam dediği her sıkıntıdan yine bir şekilde tek başına çıkıyoruz.
İnsanların bizim hakkında görüşleri ve düşünceleri bizim gerçeğimiz olmak zorunda değil.
Oysaki, Yargılamak kolay anlamak çok zor bir kavramdır. İnsan hayatında bir insanı yargılamadan önce o insanı tanımak ,bilmek gerekiyor. Nasıl bir hayat yaşadı ve başına neler geldi diyerek atalarımızın dediği gibi güzel bir ata sözü ile anlatmak gerekirse Çuvaldızı önce kendine daha sonra başkasına batır .Sözünü hatırlayarak kimseye karşı ön yargılı olmamalıyız o kişiyi anlamaya çalışmalıyız ve insanlar hakkında yargılamadan önce bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. Bakış açısı her şeydir başımıza gelenleri musibet olarak değil de ödül olarak görmeye başlarsak,
Hayat bizleri çok daha güzel biçimde ödüllendirecektir.
Yargılamadan önce anlamayı seçen insan kendini bilen ,haddini bilen insandır .Koskoca bir evrende küçücük bir zerre olduğunu bilen insandır. Kibir taslamayan büyüklük taslamayan insandır. İnsanların bizimle ilgili yargılarını eleştirilerini ciddiye almamalıyız. Çünkü herkes kendi ederi kadar bakıp eleştiriyor, yeriyor bizleri .Onların gözünde daha değerli daha iyi daha parlak olamayız. Bu tür insanlar bizleri eleştiriyorsa yargılıyorsa ,yaralıyorsa bilmeliyiz ki ,korku öfke ve güvensizlik içerisindedirler .
Korku içinde olan insanların bize değer vermelerini bekleyemeyiz.
Burada bizlerin yapabileceği en güzel şey yargılar ve eleştiriler karşısında sessiz ve sakin kalıp karşı tarafın bizlerde uyandırdığı gelip geçici duygulara kapılarak kararlar vermeyip onları anlamaya çalışmalıyız. Çünkü, bu türlü duygular insanların çocukluk yaşlarında yetiştirildiği Ailesi tarafından sevgi ve güven eksikliğinden kaynaklanan durumlardır.
Unutmayalım ki Yargılamak için bilmek, Bilmek, için dinlemek gerekir. Dinlemeyen insanın da yargılamaya hakkı yoktur.