Genel Olarak
Şantaj suçu Türk Ceza Kanunu’nun 107. maddesinde düzenlenmiştir. Şantaj suçu kanun maddesinde iki fıkrada açıklanmıştır. Şantaj suçunun meydana gelebilmesi bakımından iki farklı durum ele alınmıştır. Bu nedenle bu iki fıkrayı ayrı ayrı değerlendirmekte fayda vardır. 53572550 73771852
1. Failin Hakkı Olan veya Yükümlü Olduğu Bir şeyi Yapacağına veya Yapmayacağından Bahisle Şantaj Suçu (TCK Madde 107/1)
Fail, hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle,
– Bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, şantaj suçunu işlemiş olarak kabul edilecektir.
– Bu maddeye göre failin, bir şeyi yapma konusunda, pozitif bir hakka ya da bir şeyi yapmama konusunda negatif bir yükümlülüğe sahip olması gerekir. Şantaj suçunun meydana gelmesi için failin yapmaya hakkı olan bir şeyi yapacağından veya yapmamaya yükümlü olduğu bir şeyi yapmayacağından söz ederek bu durumları mağdur üzerinde baskı aracı olarak kullanmalıdır.
Şantaj suçunun meydana gelmesinde kişi kanuna aykırı bir fiilde bulunmaya, yapmama yükümlülüğünde olduğu bir fiili yapmaya veya yapma yükümlüğünde olduğu bir fiili yapmamaya veya faile haksız bir çıkar sağlamaya zorlanmaktadır. Burada anlaşılacağı üzere bir tehdit vardır. Ancak fail kendi hakkını ileri sürerek bu zorlamayı gerçekleştirmektedir.
2. Yarar Sağlamak Amacıyla Açıklama Veya İsnat Tehdidiyle Şantaj Suçu (TCK Madde 107/2)
Şantaj suçunun ikinci fıkrasında tanımı yapılan suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Bu fıkrada bahsedilen şantaj suçunda seçimlik hareket, failin, mağdurun şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususları açıklayacağını bildirmesidir. Bu hususta mağdur, ya şeref ve saygınlığının zarar göreceği şeylerin açıklanmasına razı olacak veya failin isteğini yerine getirecektir. Mağdur bu iki seçenek arasında bir seçim yapmak zorunda kalmaktadır.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz mağdurun, şeref ve saygınlığına zarar verecek husus, mağdurun daha önce yaşamış olduğu bir hususa ilişkindir ve bu husus kamuoyu tarafından veya mağdurun yakınları, arkadaşları veya akrabaları tarafından bilinmemesi gereken bir konuya ilişkindir.
Şantaj suçu, mağdurun şeref ve haysiyetine zarar verebilecek durumların isnat edileceğinin söylenmesiyle de meydana gelebilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus ise mağdur eğer failin isteğini yerine getirmez ise mağdur tarafından icra edilmeyen herhangi bir yüz kızartıcı olay olmamasına rağmen fail onun şeref ve haysiyetine zarar verecek bir olayı mağdur gerçekleştirmiş gibi suç uyduracağını beyan ederek mağduru zorlaması gerekir.
Şantaj suçunun meydana gelmesinde tehdit unsurunun da bulunduğunu söylemiştik. Failin mağdura karşı beyanının şantaj kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği somut olayın özelliklerine göre takdir edilecektir. Ancak şantaj suçunda, tehdidin failin kendisine veya bir başkasına yarar sağlamak amacıyla karşı tarafa bildirilerek yapılacağını söyleyebiliriz. Buradan anlaşılması gereken husus şudur:
TCK Madde 107’nin birinci fıkrasında failin sağlamaya çalıştığı yarar manevi yönden bir yararken, ikinci fıkrasında fail maddi açıdan bir karşılık elde etmek amacıyla hareket ettiği anlaşılmalıdır. Maddi yarardan kasıt yalnızca ekonomik olarak değil, kişinin bedeni zevklerini tatmine yönelikte olabilecektir.
“Sanığın katılana gönderdiği mesajlarda “bak sana neler yapcam, resimlerinle sana site yapacağım www.nebilenenkızı.com” demesi biçimindeki eyleminde, şantaj suçunun yarar sağlama öğresinin ne şekilde gerçekleştiğine ilişkin kanıtlar açıklanmadan ve eylemin tehdit suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan, yetersiz gerekçe ile şantaj suçundan hüküm kurulması, bozma nedenidir.”
(Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2012/1502 Esas ve 2013/20024 Karar sayılı 24.06.2013 tarihli ilamı)
KORUNAN HUKUKİ DEĞER
Şantaj suçunun yaptırıma bağlanılmasıyla korunan hukuki değer suçtan zarar gören bireylerin özgür iradeleri ve özgürce hareket edebilme özgürlüklerinin kısıtlanmasının önüne geçmektir.
Ayrıca şantaj suçunda failin amacı maddi açıdan bir karşılık elde etmek olabileceğini de söylemiştik. Bu maddi karşılık ekonomik olarak bir karşılık olabileceği gibi bedeni zevkleri tatmine yönelikte olabilir. Bu yüzden şantaj suçunun yaptırıma bağlanılmasında korunan hukuki değerlerin birisi de şantaj suçuna maruz kalan bireyin özgür iradesinin yanında malvarlığının da korunması amaçlanmıştır.
ŞANTAJ SUÇUNUN UNSURLARI
1. Maddi Unsurlar
A. Fail
Şantaj suçunun faili için özel bir şart aranmamıştır. Bu sebeple şantaj suçunun faili herkes olabilecektir.
B. Mağdur
Şantaj suçunun mağduru için de özel bir şart aranmamıştır. Bu sebeple şantaj suçunun mağduru da her gerçek kişi olabilecektir.
C. Fiil
Şantaj suçunun ilk hâlinde iki seçimlik hareket mevcut olduğunu makalemizin başında söylemiştik. Bunlar:
1. Hakkı olan bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle şantaj,
2. Yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle şantaj.
İlk durumda, fail kullanması meşru olan kanuni bir hakkını kötüye kullanması suretiyle mağdurdan kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlamaktadır.
İkinci durumda ise fail yükümlü olduğu bir şeyin özelliğinden faydalanarak mağdurdan kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlamaktadır.
2. Manevi Unsur
Şantaj suçu taksirle işlenebilen suçlar arasında düzenlenmemiştir. Bu sebeple şantaj suçunun meydana gelebilmesi için failin kasten hareket etmiş olması gerekir.
ŞANTAJ SUÇUNUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ
1. Suça Teşebbüs
TCK’nın 35. maddesine göre, “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” şeklindedir.
Sırf hareket suçlarında hareket bölünememektedir. Bu suçlarda failin suçun gerçekleşmesi için gereken icrai hareketleri tamamlamasıyla suç işlenmiş sayılır. Şantaj Suçu sırf hareket suçu olması nedeniyle çoğu zaman suça teşebbüs mümkün olmamaktadır.
Uygulamada nadir olarak karşımıza çıksa da bahsetmekte fayda var. Eğer şantaj suçu mektup veya e posta yoluyla suçun mağduruna göndermiş fakat mağdura ulaşmadan ilgililer tarafından ele geçirilmiş ise burada şantaj suçunun teşebbüs aşamasında kaldığından söz edilecektir.
2. Suça İştirak
Şantaj suçunda iştirak, failin icrai eylemlerine yardım etme veya azmettirme yapan kişiler bakımından mümkün olacaktır.
3. Suçların İçtimaı
Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesinde, “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır. Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.” denilmiştir.
Failin, mağdura karşı şantaj suçunu birden fazla olacak şekilde farklı zamanlarda işlemesi mümkündür. Yani şantaj suçunun meydana gelmesini sağlayacak olan eylemin aynı suç işleme amacı kapsamında, aynı mağdura farklı zamanlarda tekrarlanması mümkündür. İşte burada şantaj suçu yukarıda bahsetmiş olduğumuz madde kapsamında değerlendirilmektedir. Burada faile verilecek ceza, zincirleme suç hükümleri kapsamında değerlendirilip, faile verilecek cezada artırım yapılacaktır.
Yine failin tek bir eylemiyle birden fazla kişiye karşı şantaj suçunu işlemesi mümkündür. Yine burada da faile verilecek ceza, zincirleme suç hükümleri kapsamında değerlendirilecek ve faile verilecek olan cezada artırım yapılacaktır.
Şantaj suçunun eylemleri icra edilirken; birden fazla suçun oluşması durumunda ise fail TCK Madde 44 hükümlerine göre ceza alacaktır.
TCK Madde 44: “İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.”
ŞANTAJ SUÇUNUN CEZASI NEDİR?
Şantaj suçunun cezası kanun metninde açıkça belirtilmiştir. Burada dikkat edilecek olan husus şudur: Şantaj suçunu işleyen faile verilecek olan ceza yalnızca hapis cezası veya adli para cezası değildir. Hakimin bu cezaların hangisini seçeceği konusunda seçimlik hakkı yoktur. Şantaj suçunun faili hem hapis cezası hem de adli para cezası olarak belirlenecektir.
“(1) Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.”
ŞANTAJ SUÇU ŞİKAYETE TABİ MİDİR?
Şantaj suçu, tehdit suçunun özel bir şekli olduğundan takibi şikayete bağlı suçlar arasında değildir. Herhangi bir şekilde suçun işlendiği savcılık tarafından öğrenildiğinde kendiliğinden soruşturma başlatılmalıdır. Şantaj suçu açısından herhangi bir şikayet süresi yoktur. Ancak, suçun dava zamanaşımı süresi 8 yıl olup, suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl geçmeden mağdur aleyhine işlenen suç savcılığa bildirilmelidir. Aksi takdirde, dava zamanaşımı süresi dolacağından suç ile ilgili soruşturma yapılamayacaktır.
ŞANTAJ SUÇUNDA ZAMANAŞIMI
Yukarıda da bahsetmiş olduğumuz üzere şantaj suçunda dava zamanaşımı düzenlenmiştir. Dava zamanaşımı suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıldır. 8 yıl içerisinde mağdur aleyhine işlenen suç savcılığa bildirilmelidir veya savcılık tarafından herhangi bir sair yol ile öğrenilmelidir. Aksi takdirde, dava zamanaşımı süresi dolacağından ötürü suç ile ilgili soruşturma yapılamayacaktır.
ŞANTAJ SUÇUNDA UZLAŞMA MÜMKÜN MÜDÜR?
Ceza hukukunda uzlaştırma, ceza soruşturması ve davasında tarafsız bir kimsenin arabuluculuğuyla uyuşmazlığın çözülmesi için suçun mağduru ve failinin iletişim kurduğu süreçtir. Uzlaştırma müzakereleri ve uzlaşma anlaşması, şartları varsa hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında yapılabilir. Uzlaşma şikayetten vazgeçmek değildir. Ancak uzlaşmadan önce şikayetten vazgeçilir ise uzlaşmadan yararlanılamaz.
Şantaj suçu, uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir. Bu nedenle suçun soruşturulması veya kovuşturulması aşamalarında uzlaşma hükümleri uygulanmayacaktır.
ŞANTAJ SUÇUNDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME NERESİDİR?
Şantaj suçunda görevli mahkemeler Asliye Ceza Mahkemeleridir.
CMK’nın 12. maddesine göre, “Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.” denilmiştir. Madde gözünde bulundurularak şantaj suçu nerede işlenmişse, davanın görülmesi bakımından o yerdeki Asliye Ceza Mahkemesi yetkili olacaktır.
Ancak şantaj suçu, failin bilişim sistemlerini araç olarak kullanmak suretiyle işlenmişse mağdurun yerleşim yeri Asliye Ceza Mahkemesi de yetkilidir. Yani hem suçun işlenmiş olduğu yer Asliye Ceza Mahkemesi hem de mağdurun yerleşim yerindeki Asliye Ceza Mahkemesi yetkili olacaktır. Örneğin bir kişinin internet aracılığıyla bir kişiye şantaj suçunu oluşturacak fiillerde bulunması halinde mağdurun yerleşim yerindeki Asliye Ceza Mahkemesinde de bu dava görülebilecektir.
Şantaj Suçuna Örnek Oluşturacak Yargıtay Kararları
Aralarındaki arkadaşlık ilişkisini sona erdirmek istediğini söyleyen mağdura, talep ettiği miktardaki parayı göndermediği takdirde şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki görüntülerini yayacağı tehdidinde bulunan sanık şantaj suçu işlemiştir (Y12CD-K.2015/17572).
“Eşin dışında bir adamla görüntülü kasetlerin var, bana para getirmezsen bu kaseti kocana vereceğim” diyerek mağdurdan para alan kişi hem şantaj suçu hem de para aldığı için dolandırıcılık suçu işlemiştir (Y15CD-K.2021/4291).
Şikayetçinin, sanığa verdiği parayı isteyip, vermemesi halinde kendisinden şikayetçi olacağını beyan etmesi üzerine, sanığın şikayetçiye gönderdiği mesajda geçen “öyle bir şey yaparsan sen de ailene rezil olursun, ben de babana bazı şeyleri anlatırım, bir daha babanın suratına bakamazsın…” biçimindeki sözler TCK 107/2’deki şantaj suçunu oluşturur (Y15CD-K.2020/4841).
Şikayetçinin telefonla aranarak 400 TL hesaba para yatırmadığı takdirde işlediği suç ya da suçları adli mercilere bildireceklerini beyan etmek TCK m.107/1 gereği şantaj suçuna vücut verir (Y11CD-K.2014/6907).
Sanığın gönderdiği mesaj içeriği dikkate alındığında, müştekiden daha önce hediye ettiği altınlarını isteyerek geri vermemesi halinde müştekinin açıklanmasını istemeyeceğini bildiği mektupların içeriklerini sosyal medyadaki arkadaşlarına göndereceğini belirttiğinin anlaşılması karşısında, şantaj suçunun unsurları oluşmuştur (Y4CD-K.2021/8135).
Sanığın şikayetçiye, “ben senin evli olduğunu biliyorum, seni bir süredir takip ediyorum, evini işyerini biliyorum, senin fotoğraflarını çekiyorum, bu fotoğraflar benim elimde, seninle hayat kurmak istiyorum, benimle görüşmezsen bir kaç güne kadar evine gelirim, fotoğraflarını gösteririm ailen ile görüşürüm, ortalık karışır kötü şeyler olur.” şeklinde söylemiş olduğu sözler bir bütün halinde değerlendirildiğinde TCK’nın 107/2. maddesinde düzenlenen şantaj suçunu oluştur (Y4CD-K.2016/1406).
Sanığın, şikayetçiye söylediği “anlaşmalı boşanmayı kabul etmezsen görüntüleri ailene, arkadaşlarına ve yakınlarına göstererek seni rezil edeceğim” şeklindeki sözler, TCK’nın 107/2. maddesinde düzenlenen şantaj suçunu oluşturur (Y4CD-K.2014/19765)