Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Parti Genel Başkanları ve Sivil Toplum Temsilcilerine Açık Çağrı
Son zamanlarda hazırlıkları yapılan ve ara sıra kamuoyuna yansıyan savaş planlarının uygulama aşamasına geldiği görülüyor. Küresel veya bölgesel çapta bir savaşın etkilerini en aza indirmek için Türkiye’nin siyasi anlayışını değiştirmesi gerektiği açıktır.
Ülkemizdeki ardışık seçim atmosferi doğal olarak iç gerilimi artırdı. Bu atmosferden çıkmak ve bölgesel ve küresel gelişmeleri göz önünde bulundurarak siyasi bir duruş belirlemek hepimizin görevidir ve tarihi bir sorumluluğumuzdur.
Bu bağlamda, ülke olarak son derece dikkatli ve hassas olmamız gereken üç önemli alanı vurgulamak önemlidir:
- Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’na sürüklendiği gibi uluslararası ilişkilerde, operasyonlarda ve provokasyonlarda benzer koşullarla karşı karşıyayız. Bu oyunun dışında kalmalı, her türlü maceradan ve tuzaktan kaçınmalıyız. Bu dönemde iç birliğimizi korumak ve güçlendirmek önceliğimiz olmalıdır. Dış politika ve bölgesel güvenlik konularında popülist söylemlerden kaçınmalı ve iç politik tartışmalara prim vermemeliyiz. İktidar-muhalefet ilişkisini daha açık ve diyalog odaklı bir şekilde yeniden inşa etmeliyiz.
- Küresel piyasalarda savaş ekonomisinin yaratacağı etkileri göz önünde bulundurarak bir üretim seferberliği içinde olağanüstü bir ekonomik program geliştirmeliyiz. İhtiyaca göre muhalefet partileri, meslek örgütleri ve akademisyenlerle birlikte teknokrat bir kabine oluşturarak ekonomik ve mali bir seferberlik ilan etmeliyiz. Kamu ve özel sektörün dış borç yükünün uluslararası baskıya dönüşme olasılığına karşı tedbirler almalıyız.
- Yeni bir anayasa, Türkiye’nin ortak aklının ve büyük çatısının inşası bağlamında ele alınmalıdır. Her türlü dayatmadan kaçınarak ortak bir politika çizgisi geliştirmeliyiz. Özellikle hükümet modeli ve sivil siyasi haklar konularında sağduyulu öneriler geliştirmeli ve uzlaşmaya özen göstermeliyiz. Cumhuriyetin ikinci yüz yılında, dünya genelinde öncelikli tehdidin ekonomik ve sosyal haklarla ilgili olduğunu göz önünde bulundurarak örnek bir model geliştirmeliyiz.
Türkiye’nin Acil Çağrısı: Siyasi ve Ekonomik İstikrar İçin Adımlar Atılmalı
Bu süreçte herkesi dışlamadan, anayasa yapım sürecinin gerçekleşmesi için sorumluluk üstlenmeliyiz. Anayasa yapım süreçlerinin aidiyet duygusunu güçlendirdiği gerçeğini unutmadan, metin, kelime ve kavram kavgalarına prim vermeksizin çaba sarf etmeliyiz. Yeni anayasa ikliminin katılımcı ve çoğulcu bir atmosferde olması gerektiğini göz önünde bulundurarak tutum belirlemeliyiz.
Geç kalmadan harekete geçmek, kişisel çıkar ve parti fanatizmini aşan bir ruh haliyle sorumluluk üstlenmek zorundayız.
Saygılarımla, Ayhan Bilgen SES Partisi Genel Başkanı