Mevlana hazretleri böyle söylüyor. Ama ülkemizde o kadar çok görüntüsü farklı, amacı farklı insanlar ve gruplar var ki. Son zamanlarda artık ortaya çıkanları görünce, kendisi gibi görünüp, kendisi gibi yaşayanlara da, şüpheyle bakar olduk.
Her zaman dış güçlerden dem vurup, çektiğimiz sıkıntıları, başarısızlıklarımızı ve acizliklerimizin faturasını onlara çıkarıyoruz. Hiç sormuyoruz, bu dış güçler içeride kendiliklerinden mi, bize zarar verecek işleri yapıyorlar?
Ülkemiz insanları neden kendine ve yurttaşına güvenmiyor?
Bu ülkede işbirlikçiler olmasa, yabacı hayranlığı ile kendini kullandıranlar olmasa, kendini ve dolayısıyla vatanını satanlar olmasa, dış güçler dediklerimiz ne kadar etkili olur ki?
Yedi renk insanlarıyla birlikte muhteşem bir tablo gibi ülkemiz…
Kimi yerde kültürler harmanlanmış, kimi yerde özünü koruyarak kalmış. Harmanlanmışların sentezi de, özünü kaybetmemiş olanı da işte yedi renk veriyor ülkemizde. Tek düze bir ülke değiliz. Coşkusu, yaşam kültürlerinin zenginliği ile muhteşem bir ülkeyiz aslında.
Her yörenin folklorunu izlerken ayrı ayrı haz almıyor muyuz? Anadolu’nun her yerinden bir melodi kulağımıza değse, hangisine ‘hayır’ diyebiliyoruz ki?
Kendi insanına yabancılaşma, yabancı hayranlığı olunca…
Kendi insanımızı farklı görme gayreti veya dayatması var. Yabancı hayranlığı, başkalarından medet umma alışkanlıklarıyla bu güne geldik de, şimdiye kadar kime ne hayır getirdi diye biraz düşünmek gerekiyor.
Adem şuur odağının yansımaları olan biz insanlar…
Biz insanlar Âdem şuur odağının yansımaları olduğumuzu ve aynı odaktan beslendiğimizi bir türlü kavrayamıyoruz. Hepimiz bu şuurun bir parçasıyız. Günü gelince, bizi görünür kılan beden elbisemizi bırakıp gidiyoruz. Koca bir yaşamın hisleri, anıları, çürüyüp toprağa karışan bedenimizde mi, kalıyor sanki? Hangi bilinçte bırakmışsak bedenimizi, o bilinçle ışımaya ve titreşmeye devam etmek için Adem şuur odağına, gerisin geri dönüveriyoruz.
Ey Âdemoğulları, bizleri bizden ayıramaya çalışan güçlerin niyetini hala neden çözümleyemedik?
Hangi gözle bakarsan, o gözle görürsün karşındakini. Gelin bu ayrıştıran yönelimlerimizi değiştirelim. Değer görmek istiyorsak, başkasına kul olmaktan kurtulalım.
Birbirimizi severek, kol kola girerek, omuz omuza dayanışarak yeri geldiğinde bu ülke insanları, atalarımız neleri başarmadı ki?
Dünyaya örnek olmadık mı?
Şimdi artık en güzel sözleri, övgüleri, ülkemizde farklı gösterilmeye çalışılan yurttaşlarımıza söylesek, o gözle bakıp şimdiye kadar göremediğimiz birbirimizdeki zenginlikleri görsek, daha güzel olmaz mı? Ne kadar çok zenginliğimiz olduğunu, o zaman fark edip şaşıracağız belki de!
Biz yabancı hayranları o zaman, kendi ülkemizin insanlarının gücünü, güzelliğini keşfettikçe, daha çok bağlanacağız birbirimize.
Hey benim güzel insanlarım,
Hey benim yedi renk muhteşem ülkem,
Yönelelim artık birbirimize.
İşbirlikçiler, rantçılar, yabancı hayranları, bir bakın, şimdiye kadar ne kazandınız?
Kazandınız da, mutlu oldunuz mu?
Mutlu olmak sevgiyle hayatı paylaşmakla zirveye çıkıyor. Bir bakın, paranız çok, malınız çok ama huzur ve mutluluk az.
Bu ülke hepimizin. Kıskanmadan, sevgiyle paylaşıp kucaklaşmak olunca, göreceksiniz o zaman, yaşanacak çok güzel günler, hepimizin ve çocuklarımızın olacak.
Güneş gibi ol şefkatte, merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte.
MEHMET ACEVİT