Yaşlılara saygı geleneğiYaşlılara saygı geleneği

Yaşlı insanlar toplumun üzerinde bir yük değildir ve daha fazla ilgi ile daha iyi hizmeti hak ediyorlar.

Yeni koronavirüs salgını yaşlı insanları çok daha fazla etkiledi. Bunun nedeni sadece onların görece zayıf bağışıklık sistemleri değil, aynı zamanda salgının getirdiği ekonomik yavaşlamanın yaşlı bakım hizmetleri üzerinde büyük bir etki yapmasıydı.

Yaşlılar daha da kırılgan hale geldiler çünkü genç kuşağın bazı üyeleri onlara karşı ön yargılı ve bunun da yaşlı vatandaşlarla ilgili kamu politikaları ve hizmetlerini etkiliyor.

Düzenli ve sağlıklı sosyoekonomik kalkınma sadece insanların geçim şartlarını iyileştirmez, aynı zamanda daha iyi sağlık hizmeti almalarını da sağlar. Bu beklenen ömür süresini artırır, ama bu da ironik olarak bir soruna yol açar; yaşlanan nüfus. Birleşmiş Milletler’e (BM) göre, bu yüzyılın ortasında 157 ülke ve bölge muhtemelen yaşlanan toplumlar olacak.

Çin bir bütün olarak 2000’de yaşlanan bir toplum haline gelse de, durum bölgeden bölgeye değişiyor. Örneğin Shanghai, daha 1979’da yaşlanan bir toplum haline gelirken, Qinghai henüz bu evreye girmedi.

YAŞLANAN NÜFUSTA ARTIŞ OLACAK

Çin muazzam bir yaşlanan nüfusa sahip -yaklaşık 260 milyon- ve bunun 2022’de yatay seyre geçmesi ve ardından 1963’ten sonra doğanların oluşturduğu “nüfus patlaması” nedeniyle tekrar hızla yükselmesi bekleniyor. Ve Çin’in 2023-20 döneminde, 2050 civarında zirveye çıkmadan önce yaşlanan nüfusta bir artış yaşayacağı tahmin ediliyor.

65 yaş ve üzerindeki nüfusun toplam nüfusun yüzde 7’si oluşturduğu bir toplum yaşlanan bir toplum ve bu kesim toplam nüfusun yüzde 14’ünü oluşturuyorsa yaşlı bir toplum olarak tanımlanıyor. Süper yaşlı bir toplumda ise, yaşlı nüfus toplam nüfusun yüzde 21’ini oluşturuyor. Fransa, İsveç ve İngiltere gibi Batılı ülkelerin süper yaşlı bir topluma geçmeleri genellikle 100 yıldan uzun bir süre alırken, Japonya, Tayland ve Çin gibi ülkelerde bu değişiklik sadece 30 yılda gerçekleşti.

Gelişmiş ülkeler yavaşça yaşlanan bir toplumun getirdiği değişikliklere uyum sağlamak ve sosyal politikalarını buna göre ayarlamak için 100 yıla sahip olurken, Çin’in hızla yaşlanan bir toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için kendi sosyal güvenlik sistemini ve kamu sağlığı hizmetlerini kurmak için sadece 30 yılı vardı.

Bu gerçekleri dikkate alarak, artan ömür beklentisi ve insanların sağlıklı bir yaşam için yüksek talebi emeklilik ile sosyal güvenlik sistemleri üzerine gitgide daha fazla baskı yapıyor.

“SAĞLIKLI YAŞLANMA” KARARLILIKLA DESTEKLENMELİ

Birçok Çin ailesi “1-2-4” yapısına sahip. Bu yapıda ailenin tek çocuğu kendi anne babasına ve dört büyük anne ve babaya bakmak zorunda. Bu aile yapısıyla birlikte, ülkede geleneksel aile temelli yaşlı bakım modelini izlemek neredeyse imkânsız. Bu yüzden, aile-temelli yaşlı bakımını destekleyen politikalar belirlerken hükümet aile-temelli ve toplum-temelli yaşlı bakım hizmetlerini bir araya getiren bir sistem kurmalı ve tıbbi bakımla yaşlı bakım hizmetlerini bütünleştirmelidir.

Ayrıca, yaşlanan bir nüfus kamu sağlık sistemine giderek artan bir baskı yapacağı için yetkililer “sağlıklı yaşlanmayı” kararlılıkla desteklemelidir çünkü eğer yaşlı insanlar sağlıklı bir beslenme sürdürerek ve düzenli biçimde sosyal ve fiziksel faaliyetlere katılarak uzun bir süre sağlıklı kalırlarsa, kamu sağlık sistemi üzerindeki baskı daha az olur.

Uzun ömür beklentisi aynı zamanda insanların uzun bir süre emekli maaşı almaları anlamına gelir, bu da hükümet kasasına baskı yapar, işçilerin çalıştıkları yıllardaki geliri emeklilikten sonra kendi emeklilik maaşlarını ve diğer sosyal yardımları karşılamak için yeterli olmayabilir. Yine de emeklilikle ilgili politikalar Çin’in gerçeklerine göre formüle edilmelidir -kalkınma düzeyi ve emek pazarı- ve iş yasalarını değiştirmeyi ve sosyal güvenlik sisteminin iyileştirilmesini içermelidir. Bu ayrıca bütün vatandaşların anlayışını ve desteğini gerektirir.

YAŞLILARA SAYGI GELENEĞİ

BM “yaşlanmayı” ilk kez 1950’lerde tanımladı. İnsanların yaşam koşulları ve sağlık hizmetlerindeki iyileşme ve artan sağlık bilinci nedeniyle, bugün 60 yaşında bir kişi geçmişteki 50 yaşındaki bir kişi kadar sağlıklı ve güçlü ve 70 yaşındaki biri geçmişteki 60 yaşında biri kadar zinde. Elbette birçok sağlık ve sosyal bilim uzmanı yaşlanmanın tanımının değişmesi gerektiğini söylüyor. Bazı uzmanlar, yaşlanmanın bir kişinin ne kadar yaşadığını gösteren “kronolojik yaş” değil, ne kadar yaşamasının beklediği temelinde tanımlanması gerektiğini ileri sürüyor.

Yaşlı vatandaşlara karşı ön yargılı olanlar yaşlı insanların emekli olduktan sonra hiçbir ekonomik ve toplumsal değeri olmadığına inanıyor. Çin yaşlılara saygı geleneğine sahiptir ve yaşlı vatandaşları tamamen ekonomik görüş açısından bakarak değersiz görmek yanlıştır. Çocukları büyüterek ve onlara eğitim ile diğer gerekli şeyleri veren yaşlı insanlar zaten ulusun kalkınmasına kendi katkılarını yapmış durumdalar. Bu yüzden yaşlı vatandaşlara yarayan elverişli bir toplumsal ve politika ortamı yaratmalıyız ve mümkün olduğu kadar uzun bir süre çalışmaya ve topluma hizmet etmelerine yardım etmek için yaşam boyu eğitim ile öğretim sağlamalıyız.

Örneğin Japonya “emeklilik olmayan bir topluma” inanıyor, yani bu herkesin her yaşta topluma hizmet edebileceği anlamına geliyor, bu da gelecekteki bir eğilime işaret ediyor. Aslında emeklilik bir sanayi çağı sosyoekonomik düzenlemesidir. Ve bugün bile tarımsal bir toplumda “emeklilik” diye bir şey yoktur.

Yapay zekâ ile internet teknolojilerinin ekonomik kalkınma ve emek pazarı manzarasını yeniden şekillendirdiği bu enformasyon çağında yaşı ne olursa olsun her kişi sosyoekonomik kalkınmaya katılmalı böyle bir kalkınmanın faydalarından eşit olarak yararlanmalıdır. Bu yaşlanan bir toplumun hedeflemesi gereken yöndür ve dolayısıyla insanların yaşına göre hiçbir ayrımcılığın olmadığı bir toplum kurmalıyız.

One thought on “Yaşlılara saygı geleneği”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir