Evlilik birliğinin getirdiği en önemli yükümlülüklerden biri, eşlerin birbirlerine SADAKATLİ olmasıdır.
Sadakat yükümlülüğü denilince akla ne gelmelidir?
Sadakat yükümlülüğünün başında cinsel sadakat gelmektedir.
Sadakat yükümlülüğü, evlilikte çiftlerin birbirlerine karşı güven duymalarına, birbirlerine karşı saygılı ve sadık olmalarına yardımcı olur. Bu yükümlülük, evlilikte bir tarafın diğerine ihanet etmesi, yalan söylemesi veya diğer şekillerde sadakatsizlik göstermesi durumunda, ilişkinin zarar görmesine neden olabilir.
Evlilikte sadakat yükümlülüğü, genellikle evlilik yemininde ifade edilir. Eşler, evlilik yemini sırasında birbirlerine karşı sadık ve sevgi dolu olacaklarına dair söz verirler. Ancak, bu yükümlülük, sadece evlilik yemini sırasında ifade edilmez, aynı zamanda evlilik boyunca ilişkide kalmaya devam eder.
Evlilikte sadakat yükümlülüğü, çiftlerin ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde devam etmesine yardımcı olur. Ancak, herhangi bir nedenden dolayı bir tarafın diğerine karşı sadakatsizlik göstermesi durumunda, bu yükümlülük ihlal edilmiş olur ve ilişkinin zarar görmesi kaçınılmaz olabilir.
CİNSEL SADAKATE AYKIRI DAVRANIŞIN ZİNA BOYUTUNA VARMASI HALİ, KANUN KOYUCU TARAFINDAN ÖZEL BİR BOŞANMA SEBEBİ OLARAK DÜZENLENMİŞTİR.
EŞLERDEN BİRİ ZİNA EDERSE DİĞERİ BOŞANMA DAVASI AÇABİLİR.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden itibaren altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
AFFEDEN TARAFIN DAVA HAKKI YOKTUR.
ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASININ ÖZELLİKLERİ
1.KUSURA DAYALIDIR.
Zina nedeniyle eşin kusurlu sayılması gerekir. Bu bakımdan, eşin rızası haricinde gerçekleşen cinsel ilişkiler boşanma sebebi sayılmaz.
2.MUTLAK BİR BOŞANMA NEDENİDİR.
Zina sebebiyle boşanma davası mutlak bir boşanma davası olup, şartları gerçekleştiğinde hakim boşanmaya karar vermek zorundadır.
Mutlak boşanma nedeni, evliliğin sona ermesinin yasal olarak kabul edilebilir bir nedeni olarak tanınan ve herhangi bir koşul veya şartın yerine getirilmesini gerektirmeyen bir neden anlamına gelir. Bu nedenle, mutlak boşanma nedeni varsa, mahkeme evliliğin sona ermesine karar verebilir.
Birçok ülkede, evlilik yasaları, belirli nedenlerin varlığı durumunda evliliğin sona ermesine izin verir. Bu nedenler, genellikle aldatma, zina, şiddet, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı gibi evlilik birliğini ciddi şekilde etkileyen sebeplerdir. Ancak, mutlak boşanma nedenleri bu tür koşullar veya şartlar gerektirmez. Bu nedenler arasında, evliliğin boşanma ile sonuçlanan bir süreçteki sürekli ayrılık, ciddi bir sağlık sorunu veya akıl hastalığı, bir eşin ölümü ve bazı ülkelerde cinsiyet değiştirme gibi durumlar bulunabilir.
Mutlak boşanma nedenleri, mahkemeler tarafından ciddiye alınır ve evliliğin sona ermesine karar verilmesine yol açabilir. Ancak, her ülkede ve bölgede farklı yasal düzenlemeler ve gereksinimler vardır, bu nedenle mutlak boşanma nedenlerinin tanınması ve uygulanması, ülkelere ve bölgeye bağlı olarak değişebilir.
3.ÖZEL BİR BOŞANMA NEDENİDİR.
Zina sebebiyle boşanma davası, özel bir boşanma nedeni oluşturmakta olup, birden çok sebebe dayanılmış ve bu sebeplerden biri zina, diğeri genel boşanma nedeni ise örneğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması, öncelikle özel boşanma nedeni olan zinaya dayalı nedenler incelenmelidir.
ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI AÇILABİLMESİNİN ŞARTLARI NELERDİR?
Öncelikle önemle belirtmek gerekir ki ortada hukuken kurulmuş mevcut bir evlilik ilişkisi olmalıdır. Bu ilişki, geçerli ve veya butlanla sakatlanmamış bir evlilikten doğmuş olmalıdır.
Evlilik birliği henüz başlamadan yani resmi nikah kıyılmadan önce gerçekleşen zina eylemi ile evlilik birliği sona erdikten sonra gerçekleşen zina eylemi hükme konu edilemez.
Uygulamada yanlış bilinen bir olgu bulunmaktadır. Resmi nikah akdi olmaksızın imam nikahı ile birlikte yaşayan kişiler zina sebebiyle boşanma davası açabileceklerini düşünmektedir. Ancak böyle bir durum söz konusu olamaz. Bu davanın açılabilmesi için resmi nikah akdi şarttır.
Dini nikah gibi geçersiz evliliklerde boşanma davasına konu olamaz. Burada resmi evlilik aranmaktadır.
Nişan ya da söz yapılmış olsa bile resmi nikah yapılmadan gerçekleşen zina eylemleri, evlenme daha sonra vücut bulsa bile boşanma nedeni oluşturmaz.
EVLENMEDEN ÖNCE GERÇEKLEŞEN EYLEMLERE DAYALI OLARAK BOŞANMA DAVASI AÇILAMAZ. BU GİBİ DURUMLAR, HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRELER GEÇMEMİŞSE YANILMA VEYA ALDATMA NEDENİYLE EVLİLİĞİN İPTALİ NEDENİ OLUŞTURABİLİR.
RESMİ NİKAH YAPILDIĞI HALDE DÜĞÜN YAPILMAMIŞSA ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI AÇILABİLİR Mİ?
Burada düğünün yapılıp yapılmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Düğün yapılmamış olsa dahi hatta ve hatta ortak konut temin edilmemiş olsa dahi zina sebebiyle boşanma davası açılabilecektir.
Zira resmi nikahla evlilik birliği artık kurulmuş sayılır ve sadakat yükümlülüğü başlamıştır.
GAİPLİK YA DA AYRILIK KARARI ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI AÇMA HAKKINI ÖLDÜRÜR MÜ?
Eşler hakkında ayrılık kararı verilmiş olsa bile, ayrılık sürecinde henüz evlilik son bulmuş olmadığından, bu süreçte gerçekleşecek zina eylemi, dava açma hakkı verir.
Gaiplik halinde de evlilik henüz son bulmadığından zina sebebiyle boşanma davası yine açılabilecektir.
AYNI ÇATI ALTINDA BULUNMAMAK, EŞLERE CİNSEL SADAKAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ İHLAL HAKKI VERMEZ.
Ancak, evlilik içinde ya da dışında, eşler arasında cinsel ilişkilerin devam etmesi veya sona ermesi, aynı çatı altında olunup olunmamasına bağlı değildir.
Eşler arasında bir anlaşmazlık veya geçici bir ayrılık durumunda, cinsel ilişkilerin devam edip etmemesi tamamen eşlerin kendi tercihine ve kararına bağlıdır. Ancak, eşlerin birbirine karşı sadakat yükümlülüğü, sadece cinsel sadakatle sınırlı değildir. Eşler arasındaki ilişki, bağlılık, dürüstlük, saygı ve sevgi ile de ilgilidir.
Eşler arasında cinsel sadakat yükümlülüğünün devam edip etmemesi, evlilik birliğini sürdürmeye veya sonlandırmaya etki edebilir. Bu nedenle, evlilikte her iki tarafın da birbirine karşı cinsel sadakat yükümlülüğüne saygı göstermesi, evlilik birliğinin sağlıklı bir şekilde devam etmesine yardımcı olabilir. Ancak, cinsel sadakatsizlik veya diğer şekillerde sadakatsizlik gösteren bir eş, evlilik birliğini ciddi şekilde etkileyebilir ve hatta sonlandırabilir.
Evliliğin tescil edilmediği durumlarda zina sebebiyle boşanma davası açılabilir mi?
Nüfus Hizmetleri Kanunu gereği, evlendirme işlemini yapanlar, evlenmenin yapıldığı tarihten itibaren 10 gün içinde düzenlenecek evlenme bildirimini nüfus müdürlüğüne göndermekle ve tescil etmekle yükümlüdür.
TESCİL İŞLEMİ YERİNE GETİRİLMEMİŞ OLSA DAHİ EVLİLİK GEÇERLİDİR. DOLAYISIYLA ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI AÇILABİLİR.
BOŞANMA DAVASI DEVAM EDERKEN ZİNA EYLEMİ GERÇEKLEŞMİŞSE NE OLUR?
Boşanma davası devam ederken gerçekleşen zina eylemi, eldeki boşanma davasına vakıa olarak eklenemez. Dava devam ederken gerçekleşen zina eylemi, evlilik sona ermemişse başka bir boşanma davasının konusunu oluşturabilir.
Örneğin, evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma davası açıldıktan sonra gerçekleşen zina eylemi, eldeki davaya vakıa olarak eklenemez.
Eldeki dava ret ile sonuçlanır ve böylece evlilik birliği devamlılığını sürdürürse, bu zina vakıasına dayalı olarak yeni bir boşanma davası açılabilir.
Birlikte yaşamaya ara verilmişse veyahut ayrı konut edinme kararı alınmışsa zina sebebiyle boşanma davası açılabilir mi?
Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya aile huzuru ciddi bir biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Ortak yaşama ara verilmiş olsa dahi yine zina sebebiyle boşanma davası açılabilecektir.
Eşcinsel evliliklerde taraflar zina sebebiyle boşanma davası açabilir mi?
Eşcinsel evlilik Türkiye’de hukuki statüye kavuşmuş geçerli evlilik değildir.
Türkiye’de eşcinsel evlilikler geçerli değildir. Türkiye’de evlilik, yalnızca bir erkek ile bir kadın arasında yapılabilir ve yasal olarak sadece bu tür evlilikler tanınır.
Türkiye’de, evlilikler Türk Medeni Kanunu’na göre düzenlenmektedir ve bu kanun, sadece erkekler ile kadınlar arasında yapılan evlilikleri tanımaktadır. Bu nedenle, Türkiye’de eşcinsel evlilikler yasal olarak tanınmamaktadır.
Bununla birlikte, eşcinsel çiftler, Türkiye’de bazı haklara sahip olabilir. Örneğin, 2014 yılında kabul edilen bir yasayla, eşcinsel çiftlerin birlikte yaşama hakları tanınmıştır. Ayrıca, eşcinsel çiftler bazı tıbbi işlemler için birbirlerine bağışçı olabilir ve birçok sosyal hakka da sahip olabilirler.
Ancak, Türkiye’de eşcinsel evliliklerin yasal olarak tanınması için bir yasal düzenleme yapılmamıştır ve bu nedenle eşcinsel çiftlerin evlilik yapmaları yasal olarak mümkün değildir.
Türk hukukunda geçerli şartları taşımadığından zina sebebiyle boşanma davası açılamaz.
HER İKİ EŞİN DE ZİNA EYLEMİNİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİ DURUMLARDA HANGİ EŞ BOŞANMA DAVASI AÇABİLİR? ZİNA EYLEMİNİ İLK GERÇEKLEŞTİREN Mİ DAVA AÇABİLİR?
Uygulama zina eylemini öğrendikten sonra diğer eşin de bundan cesaretle ya da öfkeyle zina ettiğini bazı durumlarda görmekteyiz.
Her iki eşin de zina etmesi durumunda kusurlu eylemlerin takası mümkün değildir. Her iki eş de zina sebebiyle boşanma davası açabilir. Önce zina eden davayı önce açar diye bir kaide yoktur.
Önce zina etmiş olan eş, daha fazla kusurlu sayılmaz.
Kusur, zinanın önce veya sonra gerçekleştirilmesiyle değil, eylemin niteliği ile ölçülür.