İçinde bulunduğu şartlara, değişkenlere ve olgulara göre şekil değiştirmeden, gazetecilik görevinin (mesleğinin) gereğini yapmanın ne anlama geldiğini bilmek…
Sanırım zor…
Neden diye sorgulamadan, gazetecilik görevinin (mesleğinin) zorluğunun farkına varmak pekte mümkün gibi görünmüyor.
Tamamen gözlemleyip İzleyerek farkına vardığım olaylar silsilesinin son noktası bu gün yaşandı aslında. Bu yazının kelimelere dökülmeside sebepte bu sanırım.
Bir davet düşünün; yüz, yüzelli kişi en fazla davetli sayısı olan.
GAZETECİ (?)lerin de davet edildiği… (Hani o diğer zamanlarda dillerinin keskin oluğunu zanneden, bayramlarda harçlık için belediye belediye gezip harçlık peşinde olan. GAZETECİler.)
Kuytu bir köşede üst üste, dirsek dirseğe, tıkış tıkış karnını doyurup ertesi gün yine Onurdan bahsedecek olan gezeteciler… YAZIK…
Yanlış anlaşılmasın ahkam kesmiyor, ukalalık yapmıyorum. Gerekirse yaparımda. Ama ne yeri nede zamanı…
Söyleyecek çok şey olmasına rağmen susmak zamanı sanırım..
Sözüm, Sözde gazetecilere…
Düşünün hadi…
GAZETECİLİK ONURU Adına bugün de zor bir gündü…
Kendinize SAYGInız olması dileğiyle…