Hayat, bir anın gölgesinde saklıdır.

Hayat, bir anın gölgesinde saklıdır.

ABONE OL
4 Ağustos 2025 18:06
Hayat, bir anın gölgesinde saklıdır.
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir elin avucundaki sıcaklıkta, bir gözün derinliğinde, bir sözün kalbi sarmalayan yankısında… Ömür, bir an için yaşanır; ne kadar uzun ya da kısa olduğu değil, o anın ne kadar derin olduğu önemlidir. Ve o an, ne servet, ne zafer, ne de alkışlarla doludur. O an, sadece sevgiyle nefes alır. Çünkü insan, sevgiyle doğar, sevgiyle büyür ve sevgiyle dünyaya veda eder.

Bir adam, hastane odasında sevdiği kadının yatağının başında oturuyordu. Kadın, nefeslerinin azaldığını biliyor, ama gözlerinde bir bahar taşıyordu. “Bana bizi hatırlat,” dedi, sesi bir bahar dalı gibi kırılgan ama kararlı. Adam, derin bir nefes aldı; sanki o nefeste bütün bir hayatı topladı. İlk buluştukları günü anlattı: bir parkta, eski bir çınar ağacının altında, kadının kahkahasının rüzgârla dans ettiği o akşamüstü. İlk ellerini tuttuğunda kalbinin nasıl çarptığını, bir kış gecesi sobanın çıtırtıları eşliğinde hayaller kurduklarını, bir yaz sabahı denize karşı kahve içip susarak anlaştıklarını… Her anı, bir mücevher gibi parlıyordu. Gözyaşları yoktu; çünkü sevgi, acıyı bile silmişti. Pişmanlık? Onların hikâyesine hiç uğramamıştı. Çünkü sevmişlerdi; öyle bir sevgi ki, yıldızları kıskandırır, zamanı sustururdu.

Kadın, adamın elini sıktı. Parmakları zayıftı, ama sevgisi dağlar kadar güçlüydü. “Seninle geçirdiğim her an, bir ömre bedeldi,” dedi. Adam, onun saçlarını okşadı; sanki o dokunuş, evrenin tüm soğukluğuna meydan okuyordu. “Seninle yaşadığım her saniye, zaten sonsuzluktu,” diye fısıldadı. O an, hastane odası bir tapınağa dönüştü; sevgi, o odanın kutsal ışığıydı.

Şimdi, bir an dur. Hayatın karmaşasında neyi kovalıyorsun? Daha büyük bir ev mi, daha yüksek bir makam mı, daha dolu bir banka hesabı mı? Sor kendine: Son nefeste neyi özleyeceksin? Bir unvanın soğukluğunu mu, yoksa bir kalbin sıcaklığını mı? Bir servetin ağırlığını mı, yoksa bir gülüşün hafifliğini mi? Geriye sadece sevdiklerinin bıraktığı izler kalır: bir bakışın güveni, bir kucaklamanın huzuru, bir sözün ebediyeti. Hayat, budur işte.

Sevgiyi saklama. Kalbinin kapılarını ardına kadar aç. Şu an, sevdiğine koş. Ona, “Sen benim her şeyimsin,” de. Öyle bir sarıl ki, dünya dursun. Öyle bir bak ki, gözlerinle bir ömür anlat. Çünkü bir gün, her şey bittiğinde, sadece o anlar kalacak. Ve sen, o anlarda sevginle var olacaksın.

Kadın, son bir gülümsemeyle adamın gözlerine baktı. “Beni hep sev,” dedi, sesi bir rüzgâr gibi usulca kaybolurken. Adam, onun alnına bir öpücük bıraktı; sanki o öpücük, kainatın son sözüydü. Kadın gözlerini kapattı, ama gülümsemesi odada asılı kaldı, bir bahar dalı gibi. O an, hayatın ta kendisiydi. Sevgi, onların hikâyesini sonsuza taşımıştı.

Sev. Öyle sev ki, gökyüzü utansın. Çünkü sevgin, senin ebedi mirasın.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r