Hayatın en güzel melodileri sessizlikte gizlidir.

Hayatın en güzel melodileri sessizlikte gizlidir.

ABONE OL
4 Ağustos 2025 18:07
Hayatın en güzel melodileri sessizlikte gizlidir.
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hayatın en güzel melodileri, çoğu zaman sessizlikte gizlidir.

Kalabalıkların gürültüsü, kahkahaların yankısı ya da dünyanın bitmek bilmeyen koşuşturmacası arasında değil; bir sabahın erken saatlerinde, henüz kimsenin uyanmadığı o sakin anda duyulur bu melodi. Pencerenin kenarında biriken buğunun hafifçe titreyişinde, bir fincan çayın sıcaklığında ya da dalından düşmüş, hafifçe buruşmuş bir yaprağın toprağa dokunuşunda saklıdır. Sessizlik, sadece bir boşluk değil, hayatın en derin sırlarını fısıldayan bir dosttur. Onu dinlemeyi bilenler, içinde bir dünya bulur.

Yalnızlık ise, çoğu insanın korktuğu bir gölgeyken, bazıları için bir sığınaktır.

Yalnızlık, sahte maskelerin düştüğü, iç sesin en berrak haliyle konuştuğu bir alandır. Kalabalıklar içinde kaybolmak kolaydır; herkesin sesi birbirine karışır, herkes bir diğerinin aynası olur. Ama yalnızlık, insanın kendisiyle yüzleştiği bir aynadır. O aynada görülen yansıma, bazen kırık, bazen yorgun, bazen de umut dolu olabilir. Ve işte tam da bu yüzden güzeldir. Yalnızlıkta, insan kendi hikayesini yeniden yazar; eksik parçalarını bulur, yaralarını sarar ve belki de en önemlisi, kendiyle barışır. Bu barış, öyle bir güç verir ki, dış dünyanın fırtınaları bile o ruhu kolayca sarsamaz.

Güzel olmayan şeyler…

Onlar, hayatın en dürüst yüzüdür. Pürüzsüz bir cilt, kusursuz bir manzara ya da mükemmel bir an, çoğu zaman bir yanılsamadır. Ama bir çöldeki kaktüsün inatla yeşermesi, bir duvardaki çatlağın arasında filizlenen yabani bir çiçek, ya da yağmur sonrası sokaklarda biriken çamurlu suyun yüzeyinde yansıyan gökyüzü… İşte bunlar, hayatın en sahici güzellikleridir. Çünkü onlar, mücadeleyle var olmuş, kusurlarıyla ayakta kalmıştır. Güzelliği böyle yerlerde bulabilen bir insan, hayatın her haline şükretmeyi bilir. Bir gülün dikenine takılmaz, çünkü dikenin de gülün bir parçası olduğunu anlamıştır. Bir fırtınadan korkmaz, çünkü fırtınanın ardından gelen gökkuşağını görmeyi öğrenmiştir.

Böyle bir bakış açısına sahip olanlar, kolay kolay kırılmaz.

Onların kalbi, camdan bir vazo gibi narin değildir; aksine, bir ağacın kökü gibi derine iner, toprağa sıkıca tutunur. Hayat, bazen bir gök gürültüsü gibi ansızın patlar, bazen de bir sis gibi usulca her şeyi örter. Ama bu insanlar, gök gürültüsünün ardından yağan yağmurun toprağı nasıl canlandırdığını, sislerin arasında gizlenen bir yolun nasıl yeni bir başlangıca çıkabileceğini bilir. Onlar için her an, bir ders; her yara, bir hikaye; her sessizlik, bir şarkıdır.

Bu dayanıklılık, doğuştan gelen bir hediye değil, bir seçimdir.

Güzelliği aramayı seçmek, kusurları kucaklamayı seçmek, sessizlikten korkmamayı seçmek… Bu seçimler, insanı yavaş yavaş dönüştürür. Bir bakarsın, eskiden seni yıkabilecek bir söz, artık sadece bir esinti gibi geçip gider. Bir bakarsın, yalnızlık artık bir yük değil, bir özgürlük olur. Ve bir bakarsın, güzel olmayan her şey, sana hayatın en değerli derslerini öğretmiştir.

Eğer bir gün kendini kırılmış hissedersen, dur ve bir an için sessizliği dinle.

Yalnızlığın sana ne anlattığını sor. Ve etrafına bak: belki bir çatlaktan sızan bir ışık, belki dalında solmuş bir çiçek, belki de sadece kendi nefesinin ritmi… Orada, tam da o anda, güzelliği bulacaksın. Ve o güzellik, seni yeniden inşa edecek ve çok mutlu olacaksın.

 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r