Halkın Güveni ve Siyasi Transferler: Zübük’ten Gerçeğe

Halkın Güveni ve Siyasi Transferler: Zübük’ten Gerçeğe

ABONE OL
15 Ağustos 2025 11:56
Halkın Güveni ve Siyasi Transferler: Zübük’ten Gerçeğe
1

BEĞENDİM

ABONE OL
Türkiye siyasetinde parti değiştirmek, adeta bir gelenek. Ama bu gelenek, seçmenin yüreğinde bir yara açıyor. Halkın oylarıyla seçilenler, bir anda “sözde lider” olup başka bir partinin rozetini takıyor.
Soruyoruz:
Sizler, halkı inandırarak mı seçildiniz, yoksa bir parti çatısı altında mı?
Eğer o çatı olmasaydı, bağımsız aday olarak cesaretiniz yeter miydi?
Peki, ne vaatlerle geldiniz, şimdi halkı nasıl ikna edeceksiniz?
Saman alevi gibi parlayıp sönen güven, nasıl yeniden inşa edilecek?
Son örnek, Aydın’dan: Özlem Çerçioğlu, nam-ı diğer “Topuklu Efe”, 23 yıllık CHP yolculuğunu bir günde bitirip AK Parti’ye geçti. 14 Ağustos 2025’te, AK Parti’nin kuruluş yıldönümünde rozetini bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan taktı. Törende “Alnım ak, başım dik” dedi, ama seçmenin gözünde o alnın aklığı tartışmalı.
CHP lideri Özgür Özel’in iddiası ağır: “Ya içeri atıl, ya partime katıl.” Çerçioğlu, “anti-demokratik uygulamalar” ve ailesine yönelik tehditlerden bahsetti, ama seçmene tek kelime etmeden bu kararı aldı.
Halk, “Bize soruldu mu?” diye soruyor. Haklılar.
Siyaset sahnesinde bu yalnız bir vaka değil. 2025’te, Gelecek Partisi’nden 3 vekil, DEVA’dan 2 isim, İYİ Parti’den 5 vekil ve daha nicesi parti değiştirdi. AK Parti’ye katılanlar arasında makam kapanlar oldu; kimi grup başkanvekili, kimi yönetimde. Merhum Kemal Sunal’ın “Zübük” filmindeki gibi, parti parti dolaşıp sonunda “bakan” olma hayali mi bu?
Yoksa Erdal İnönü’nün dediği gibi, “Limonu sıkıp posasını atmak” mı?
Çerçioğlu’nun “Aydın’a daha fazla hizmet” vaadi, seçmene inandırıcı geliyor mu?
Aydın’da yükselen protestolar, cevabı veriyor: “Yazıklar olsun, topuklayan Efe!”
Peki, neden parti değiştiriliyor? Kimisi fırsat peşinde: Daha büyük bir partide makam, kaynak, güç. Kimisi baskı altında: Soruşturmalar, müfettişler, “cezaevi” tehditleri. Kimisi ise ideolojik kaymalar ya da parti içi çekişmelerle kendini dışarıda buluyor. Ama sonuç değişmiyor: Seçmen, kendini kandırılmış hissediyor. “Bağımsız olsaydınız, kimse laf etmezdi” diyoruz, ama gerçek şu: Parti desteği olmadan kazanmak zor. O yüzden herkes bir çatının gölgesine sığınıyor, ama o çatı değişince halkın güveni de çatırdıyor.
Bir de “el öpme” meselesi var. Çerçioğlu’nun törende “yıpranmış” yüzü, belki kendiyle kavga eden bir liderin yansımasıydı. Aynı törende başka bir belediye başkanı, Erdoğan’ın elini öpmeye yeltendi.
Türk siyasetinde saygı göstergesi olsa da, bu jestler seçmende “Lider misiniz, yoksa makam için eğilenler mi?” sorusunu doğuruyor. Merhum Erdal İnönü’nün sözü kulaklarda: “Limonu sıkar, posasını atarlar.” Peki, ya seçmenin duyguları? Onlar da posaya mı karışacak?
Halk, liderlik bekler. Lider, kendine verilen yetkiyi halk için kullanır, makam için değil. Ama ne yazık ki, “Ben liderim, halk ne derse yaparım” havası ağır basıyor. Seçmene sormadan, haber vermeden transfer olanlar, güveni nasıl geri kazanacak? Şeffaflık eksik, hesap verme zayıf. Demokrasinin çaresi yine demokrasi: Bir sonraki seçimde halk, sandıkta hesap soracak. Ama o güne kadar, siyasetçiler şu soruya cevap vermeli: “Siz, halkın duygularını çaldınız mı?”
Belki de çözüm, daha fazla şeffaflık ve etik kurallar.
Parti değiştirmeyi yasaklayan yasalar dünyada var; Hindistan’da “an
ti-defection” kuralı, vekillerin geçişini zorlaştırıyor.
Türkiye’de de bu tartışılmalı. Ama asıl mesele, siyasetçinin ahlakı: Seçmene söz verip, o sözü tutmak. Çünkü güven, saman alevi değil; inşa edilmesi gereken bir kale. Ve o kaleyi, ne rozet törenleri ne de el öpmeler kurtarabilir.
Söz Seçmende:
@ 2029 seçimleri uzak, ama halk unutmaz. Zübük’ün hikâyesi, sadece bir film değil; bir uyarı. Sizce, bu güven nasıl geri gelir?

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r