Hani hep insan, birey, toplum diyoruz ya, evlilik, çocuk, sağlıklı yaşam, aile, ayakta durabilmek için çalışma, mücadele, para kazanma bunların hepsi yalan gerçekler. Hani elimize bir hayat geçti ya bunu sonlandırasıya kadar yaşamamız lazım. İşte bu yaşam esnasında mutlu olsak her şeyi pozitif düşünsek yaşamak daha kolay olmaz mı? Ama maalesef hayat şartları buna izin vermiyor. Bu da birbirimizden soğumamıza yetiyor.
Neden insanlardaki bu hırs, bu zengin olma hevesi, toprak davası, hep daha fazlası, yetmez mi doyduğu kadarı, eline geçeri kadarı. Ama sorumluluğunu bilerek, hesabını kitabını yaparak, ayağını yorganına göre uzatarak… Tamam, insanoğludur bu, yanlışları yaparak tecrübe sahibi olunur ama hep yanlışı devam ettirirse zararı kendisine. Çevresinden, ailesinden, toplumdan dışlanır. Hele de evliyse, hele de bir ailesi varsa, bitmiştir artık, herkesin çevresinin kendine karşı güvenini sarsmıştır. Nice insanlar var fazlasını isteyen, nice insanlar var fazlaya gerek yok yeter diyen. İnsanlar var azık çok eder, insanlar var azı yok eden. Demek ki yaradan insanları farklı farklı yaratmış, ne kadar da eğitsen ne kadar da insanı insan olarak yetiştirsen yine yapacağını yapar.
O kadar insanlar var ki, fakiri ile zengini ile yetimi ile kültürlüsü ile fikri ile. Farkında olmadan kimisi ekmeği ile uğraşır kimi de nasıl olsa ekmek geliyor diyerek yaşamını hiçe sayar.
Hani diyorum elinde sihirli bir değnek olsa da insanlara sevgiyi mutluluğu aşılasak. Aslında bunu gerçekleştirmek için arayış içinde insanlarımız var. Gerek doğaüstü gerek dualarla gerek tılsımlarla meditasyonlarla gerek gökyüzü haritalarıyla. Ama bu mutluluk insanın kendi içinden yüreğinde değil mi? Dökme su ile değirmen döner mi hiç?
Hani dedik ya insanlar hep savaş halinden hırs halinde, bu da kişinin yanlış mutluluğundan, mutlu sandığını hissetmesinden kaynaklanıyor. Hal bu ise asıl mutluluk kendi içinde olacak, ne başkası için ne ailesi için ne çocukları için. Zaten başkası için mutlu oldun mu işin içinden çıkamazsın. Hep başkaları için yaşarsın, önemli olan kendin için yaşamaktır. Bu da kişinin hırslanmasına, akabinde savaşa yol açıyor. Mesela ben, mutlu değilim, annem için, çocuklarım için mutluyum. Bu beni daha da hırslandırıyor. Koltuk takımı değiştirirsem daha da mutlu olurum al sana gider, ya da bir yazlık, bir ev daha alsam yine mutlu olurum, al sana kökten yanlışlık.
Hem kendine hem kesene hem topluma zarar. Eğer ki mutlu olacaksan önce kendin ol ki her şey daha mantıklı daha canlı daha performanslı daha bilinçli olsun.
Savaşa gelince önce birbiriyle sonra destekle başlıyor. Sonra toplumla iki farklı kültürle devam ediyor daha sonrada nice kayıplarla sona eriyor.
Yazar Serap KAYPAK(MaviGül)