Devrim şehidi kubilayDevrim şehidi kubilay

TEMİZ KANI İLE CUMHURİYETE HAYAT VEREN ÖĞRETMEN ASTEĞMEN KUBİLAY…

Türkiye Cumhuriyeti, 91 yıl önce 23 Aralık 1930 günü vahşi bir gerici ayaklanma ile sarsıldı.

Bu tarihten önce ve sonra da defalarca karşılaştığımız gibi “DİN ELDEN GİDİYOR” çığlıkları ile Menemen’de ayaklanan hainler Öğretmen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Şevki ve Bekçi Hasan’ı canice katlettiler.

İstanbul Erenköy’de oturan Nakşibendi Şeyhi Esat tarafından kışkırtılan gerici isyan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki genç Cumhuriyetin kararlı duruşu ve çelik iradesi ile bastırıldı.

Bu topraklardaki her ileri adımın önü tarih boyunca benzer yaygaralarla, kutsal inançlar kullanılarak kesilmek istendi.

Osmanlı döneminde de, Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında da, Cumhuriyet Devrimleri yapılırken de, günümüzde de bu gerici kalkışmalarla hep karşılaştık. Hiç bir zaman hedeflerine ulaşamadılar, asla ulaşamayacaklar.

Ulusal Kurtuluş Savaşımızı zafere ulaştırıp devrimlere girişen Gazi, bu atılımının önünün gericilerce kesilmek isteneceğini çok iyi biliyordu. Bu nedenle Menemen’deki ayaklanma girişiminden 3 yıl önce, 20 Ekim 1927 günü Büyük Nutuk’unu bitirirken Türk Gençliği ’ne ünlü seslenişini yaparak bu ve benzeri tehlikelere dikkat çekmişti.

Genç Kubilay, tam da Başkomutanının işaret ettiği “namüsait” koşullarda, bir manga askeriyle asilerin karşısına dikildi. Tüfeklerinde kurusıkı manevra mermileri vardı. “Muhtaç olduğu kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttu.” Kubilay’ın gözlerinde korkudan eser yoktu, ama yobazların gözleri nefret doluydu. Aynı zamanda Kubilay’ın bağ bıçağı ile gövdesinden ayırdıkları başını bir sırık ile Menemen sokaklarında gezdirecek kadar da acımasız ve alçaktılar.

Bu vahşi girişime çok sert tepki gösteren Büyük Kurtarıcı, Türk Silahlı Kuvvetlerine gönderdiği taziye mesajında Türk gencinin damarlarındaki asil kana işaret ederek şöyle diyecekti. “Büyük ordunun kahraman, genç zabiti ve mefkureci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilay Bey, TEMİZ KANI ile Cumhuriyetin hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.”                                                                                                                                  

24 yaşındaki Yedek subay Öğretmen Kubilay tereddütsüz döktüğü kanıyla kendinden sonraki gençlerin de benzer girişimde izleyeceği yolu çizdi.

Menemen alçaklığının üzerinden iki yıl geçmişti ki, Kubilay’ın Öğretmen Okulunu bitirdiği Bursa’da Türkçe Ezan gerekçe gösterilerek bir başka gerici ayaklanma girişimi oldu.

1 Şubat 1933 tarihindeki bu girişime karşı hızla Bursa’ya giden Mustafa Kemal Atatürk, 6 Şubat 1933 günü gençlere yeni bir yol çizecek, ünlü Bursa Nutku ’nu söyleyecekti.

Aslında Öğretmen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın Menemen’de yaptığı, Bursa’daki ayaklanma girişimi sonrasında Atatürk’ün gençlere gösterdiği yolun aynısıydı. Kubilay bu yolu temiz kanıyla çizmişti.

Mustafa Kemal Atatürk Bursa Nutku’nda gençlere “Türk Genci devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Rejimi ve devrimleri benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve hareket gördü mü “bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır’ demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla… Nesi varsa eserini onunla koruyacaktır” demişti.

Cumhuriyetin ışığı ile yetişen Kubilay, Atatürk’ün bu talimatını daha bu nutuk söylenmeden 2 yıl 45 gün önce uygulamış, Cumhuriyetin bekçiliğini iki yurtsever Bekçi ile birlikte yapmış, bedelini kanıyla, canıyla ödemiştir.

Sonunda devrim yasaları işlemiş, Laik Cumhuriyet’e ve Aydınlanma Dervrimi’ne başkaldıran Derviş Mehmet ve arkasındaki kışkırtıcı sinsi güçler gerektiği gibi cezalandırılmıştır.

Türkiye’de yüz yıla yakın süredir gericilerin Derviş Mehmetler yetiştirme isteği ve Cumhuriyetin Kubilaylar yetiştirme iradesi savaşmaktadır.

Sonuçta elbette Kubilaylar kazanacaktır. Buna yürekten inanıyoruz.

Menemen şehitlerinin Yıldıztepe’deki anıtının üzerinde: İNANDILAR… DÖVÜŞTÜLER… ÖLDÜLER… yazıyor.

Onlar’a borcumuz var, inandıklarına biz de inanıyoruz. Onlar; Türk Ulus’unun kalbinde yaşıyorlar, sonsuza dek yaşayacaklar.

Ruhları şad olsun!

İSA KAYADAN.

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ADANA ŞUBE BAŞKANI                    

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir