Aşktan Büyük Devlet Yoktur
“Dostluk adına her şeyi yazdım. Var mı eklemek istediğiniz bir şey? Ekleyiniz lütfen.”
Gerçek dostlar kimlerdir, bilir misin? Gerçek dostlar, elindeki feneri önümüze tutup yolumuzu aydınlan, gözümüze tutup dünyamızı karartmayanlardır.
Gerçek dostlar, kalabalıkların içinde değil, en ıssız olduğumuz yerde bizi beklerler.
Gerçek dostlar yıkıldığımızda koltuk değneği olanlar değil, yıkılmadan omuz verenlerdir.
Sayısı çok azdır ancak tesiri en güçlü silahtan, en etkili ilaçtan bile daha kuvvetlidir.
Gerçek dost, adam satmayan, kenara atmayan, kin tutmayan, çıkar gütmeyen, hasetlik etmeyen, yalnızlığa itmeyen, kaşlarını çatmayandır.
Gerçek dost, hayatın anlamı, insanlığın tanımı, mutluluğun tamamıdır. O yüzden yalnız başına ihtiyarlamak istemiyorsan sıkı dostlar edinmelisin. Onlar senin ihtiyarlık misafirini en az zararla karşılamana yardımcı olacaktır. Çünkü yaşlandığında daha güzel bir tabirle yaş aldığında dostlar devşireceksin gül bahçesinden kıyamadan hiçbirine… Sonra avuçlayacaksın dikenleri hepsinin yerine. İşte bu kadar…
Zamanın ve zeminin kaypaklaştığı bir demde gerçek dost denilen kişileri bulabilmek neredeyse imkânsız hale geldi, farkındayım. Yine farkındayım ki Rabbimizden en çok dilenen ancak kıymeti en az bilinen kavramlardan bir tanesi olmanın da çok ötesine geçti.
Çünkü siyasetten başlayarak tüm kurum ve kuruluşlarda, sivil toplum örgütlerinde küçükken dostluklar, dava ve samimiyet çok önemliyken daha sonra bu kavramın yerini kocaman bir menfaat almaktadır.Hani şu her şeyini kayıtsız ve şartsız inandığın değerler uğruna paylaşırsın ya ondan bahsediyorum. Bu zamanda acılar ortak, sevinçler müşterektir. Elinde avucunda ne varsa, hiç çekinmeden feda edersin. İşte, bu uğruna mücadele ettiklerini sakın güçlüyken görme, seni kapıdan içeriyebile almazlar.
Çünkü dava kavgaya, samimiyet ve dostluk post kapma yarışına dönüşür. Her şeyini paylaştıkların ilk önce önüne engeller koyamaya başlarlar ve seni bir daha tanımazlar.
İşte o zaman anlarsın ki nerde samimi yürekler varsa ezilmeye, nerde düzen varsa bozulmaya, nerde yiğit adamlar varsa üstü çizilmeye başlanmıştır.
“Ben sizin ayağınızın türabıyım.” diyenler, ayağından çorabı bile almaktan çekinmez ve feryatlarına aldırmazlar. Yani menfaat yüreklere, belleklere, bedenlere ve beyinlere o denli sirayet eder ki; bundan sonra kapkara olan gözler hiçbir doğruyu görmez bir at gözlüğüne dönüşür. Çünkü menfaatler amaç olmaya başlayınca, bütün kutsallar araç olmak zorundadır. Çünkü değerleri düşünmektense ederleri düşünmek hem şirin, hem de zahmetsizdir.
Bu dünya Habil ve Kabil’den bu yana bu hâldedir. İşte sırf bu yüzden gerçek dost, karındaş veya kardeşten meydana gelmiyor. Gerçek dostun soy ağacı da bulunmuyor. Nererde böyle birilerini görürsen onlara sımsıkı sarıl ve bırakma.
Dostlarıma, arkadaşlarıma ve sevdiklerime ne oldu böyle diye de üzülme. Nitelikli bir kişi, niteliksiz binlerce kişiden evladır. İnsanlar seni güçlü olduğun veya işlerine yaradığınız zamanlarda çok ama çok severler. Çünkü insanlar, kendilerini iki dünyada aziz edecek dost değil, bu dünyada sırtına geçirecekleri veya sırtından geçinecekleri post arayışındadırlar.
Ey can, öyle zamanlar olacak ki “Derdim yoktu, dostlarım çoktu!” diyecek, sonra bir zaman gelince, “Derdim var dedim, yanımda kimseler yoktu!” diyeceksin. Gerçek dostu zirveye çıktığında değil, yere düştüğünde anlarsın. Çünkü gerçek dostlar senin yükselmen için de düşerken de basamakları değil sırtlarını kullanırlar. Gerçek dostlar, çok uzak yıldızlar gibidirler ama her yerden gözükürler.
Onun için hep derim ki gerçek dosttan daha büyük servet, gerçek aşktan daha büyük devlet, hayırlı evlattan daha büyük nimet yoktur. Dostlar araçlardaki
imdat freni gibidir. Her tehlikeye girdiğimizde ilk önce onu çekeriz.
Gerçek dost, çağırmadan gelen, istemeden veren, söylemeden hissedendir…
Gerçek dost, “Nerdesin?” diye soran değil; “Ordayım.” diye seslenendir…
Gerçek dost, iyiye, güzele, doğruya yaklaştıran; her türlü kötülükten uzaklaştırandır…
Gerçek dost, sevgiyi, muhabbeti, vefayı yüreğinde saklayan değil; karşısındakine koşulsuz ve teklifsiz saçandır…
Gerçek dost, hangi kapı yüzümüze kapansa dahi bize her türlü kapıyı tereddütsüz açandır…
Gerçek dost, açık arayan, ikiyüzlülük yapan, arkanızdan konuşan değil; bir yanlışlık yaptığında üstünü örtmeye
çalışıp, seni usulca uyarandır…
Gerçek dost, ilk çıkarına uymayan bir şey olduğunda seni yarı yolda bırakan değil; en son anına kadar elini taşın altına koyup seni bırakmayandır…
Gerçek dost, yalnız kaldığında yanında yer alan değil; sana yalnızlığını unutturandır…
Gerçek dost, seni Allah’a yaklaştırıp, Şeytan’dan uzaklaştırandır…
Gerçek dost köprünün başına kadar değil, mezarın taşına kadar seni bırakmayandır. Gerçek dost, sen öldükten sonra da duasından eksik etmeyen, sonsuza kadar seni terk etmeyendir.
Hâsılı menfaatleri bitene kadar değil, yürekleri yetene kadar sizi terk etmeyenler gerçek dostlardır…
Gerçek yüzü gizlermiş menfaat denen perde
Dün dostunum diyenler acaba şimdi nerde?
YAZAN SOSYOLOG MÜLKİYE TEKİN