
AÇLIKLA SINANIYORLAR: GAZZE’DE BİR KAP YEMEK İÇİN YAŞAM MÜCADELESİ
AÇLIKLA SINANIYORLAR: GAZZE’DE BİR KAP YEMEK İÇİN YAŞAM MÜCADELESİ
HAN YUNUS / GAZZE –
Bu görüntüler bir savaşın değil, bir halkın sistematik olarak yok edilmeye çalışıldığı bir insanlık suçunun açık kanıtı. İsrail’in Gazze’ye yönelik insani yardım engellemeleri, Han Yunus’ta yüzlerce masum sivili, ellerinde boş tencerelerle bir kap yemek için umutsuz bir hayatta kalma mücadelesine sürüklüyor. Bu manzara, açlıkla sınanan bir halkın son çırpınışları… Ve bu görüntüler, tarihin en karanlık sayfalarına kazınacak bir utanç belgesi.
BİR KAP YEMEK, BİR TENCERE UMUT
Kameralara yansıyan yürek burkan sahnelerde, Filistinli kadınlar, yaşlılar ve çocuklar, ellerinde boş tencerelerle kilometrelerce uzayan kuyruklarda bekliyor. Yardım dağıtım noktalarına ulaşan birkaç kap sıcak yemek, bir anda umutsuz bir izdihama dönüşüyor. Çünkü o bir kap yemek, bir ailenin belki de iki günlük rızkı… Bir bebeğin hayata tutunma umudu… Ama yetmiyor. Çünkü İsrail, bu umudun yeşermesine izin vermiyor.
İSRAİL’İN GIDA AMBARGOSU: SİVİLLER AÇLIĞA MAHKÛM
İsrail, haftalardır Han Yunus ve çevresine gıda, su ve insani yardım girişini acımasızca engelliyor. Binlerce Filistinli, günlerdir tek bir lokma yiyecek, bir yudum su, bir damla elektrik olmadan hayatta kalmaya çalışıyor. Fırınlar kapanmış, market rafları bomboş, hastaneler işlevsiz. En temel insan hakkı olan gıdaya erişim, artık bir hayal. Gazze halkı, açlıkla sistematik bir şekilde yok edilmeye çalışılıyor.
Bu bir abluka değil. Bu, açık ve planlı bir insanlık dışı cezalandırma operasyonu.
“EKMEĞİMİZİ DE BİZDEN ALDILAR”
Bir anne, kameralara boş tenceresini uzatırken titreyen sesiyle feryat ediyor:
“Evde üç çocuk aç bekliyor. Dünden beri ağızlarına tek lokma girmedi. Ekmeğimizi, umudumuzu, her şeyimizi aldılar… Ne olur, sesimizi duyurun!”
Bu sözler, sadece bir annenin çaresizliği değil; bir halkın kırılan onurunun, tükenen sabrının çığlığı.
DENİZ FENERİ UMUT OLUYOR AMA YETERSİZ
Deniz Feneri Derneği gibi yardım kuruluşları, büyük fedakârlıklarla Gazze’ye yardım ulaştırmaya çalışıyor. Ancak İsrail’in sınır kapılarını kapatması ve yardım koridorlarını engellemesi, bu çabaları baltalıyor. Ulaşabilen yardımlar, halkın yalnızca küçük bir kısmına dokunabiliyor. Her tencere dolmuyor, her çocuk doymuyor. Bir kap yemek, bir damla umut olsa da, bu damlalar koca bir denizi doldurmaya yetmiyor.
BU BİR SAVAŞ DEĞİL, BU BİR YOK ETME PLANI
İsrail, Filistinli sivilleri doğrudan hedef alıyor. Gıdayı, suyu, ilacı, her şeyi bir silaha çeviriyor. Bu saldırılar artık sadece askeri değil; ahlaki, vicdani ve insani değerlerin topyekûn çöküşü. Gazze, bir halkın göz göre göre eritildiği bir ölüm sahnesine dönüştü.
Ve uluslararası toplum? Sessiz…
Bu sessizlik, insanlık vicdanında kapanmaz bir yara. Sessiz kalan herkes, bu suça ortak.
FİHLİSTLİNLERİN ÇIĞLIĞI: “DÜNYA NEREDE?”
Gazze’den yükselen en yalın, en yakıcı soru:
“Neden açlıktan ölmemizi izliyorsunuz?”
“Bir lokma ekmek için verdiğimiz bu mücadele” neden görmüyorsunuz?”
Bu çığlık, sadece Filistin’in değil; insanlığın sınandığı bir haykırış.
İNSANLIK İÇİN SON ÇAĞRI
Bu görüntüler, Gazze’deki insanlık dramının yalnızca bir anı değil; vicdanı olan herkes için bir dönüm noktası olmalı. Filistin halkı, açlıkla, yoklukla, umutsuzlukla sınanıyor. Ama direniyor. Çünkü bir kap yemek, sadece karın doyurmaz; bir halkın direncini, onurunu, umudunu besler.
Bu utanç, sadece Filistin’in değil; insanlığın ortak utancı