Sokrates’in öğrencisi Aristippos’un öğretisi olan Hedonizm( Hazcılık) felsefi görüşüne göre; İnsanlar devamlı olarak haz ve zevkin peşinde koşmalıdır. Bunun en doğru yaşam biçimi olduğu savunulur. Hatta bu görüşe göre kişi; anlık zevk, istek ve hazzını, karşısındaki diğer insanları önemsemeden yaşamalıdır.
      Yani hedonistlere göre Hazza, faydaya ve zevke ulaşmak için her yol mübah gibi görünüyor. Ancak bu felsefi görüş kişinin vicdanla ilişkisini göz ardı etmiştir. Vicdan konusunda birçok düşünürün, felsefecinin, farklı fikirleri olsada ortak kanı VİCDAN;kişinin kendi iç mahkemesidir, kendini muhakeme etme duygusudur. İşte bu duygudan arınan kişi kişisel hazza, zevke, faydaya ulaşmak için hedonistlerin dediği gibi her yolu mubah görür.
       Bu kişilik yapısı insanlık tarihinin birçok evresinde var olsada günümüz toplum yapısında daha belirgin bir özellik olarak ortaya çıktığını görebiliyoruz. Adalet, merhamet, empati duygusundan, yani vicdandan sıyrılılarak haz-fayda peşinde koşan kişilerde ciddi kişilik dejenerasyonu oluşur. Bu noktada iki tip karakter üzerinde durmak gerekir.                
           Oportünist ve iki yüzlü(riyakar) kişilik: Baskıcı ve özgür olmayan toplumlarda iki yüzlü kişiliklerin daha fazla ortaya çıktığı görülür.  Kişi bir taraftan otoritenin güvenini kazanmak için bir karakter geliştirirken diğer taraftan sahip olduğu bir öz kişiliği vardır. Bu durum toplumları inceleme analiz etme sıkıntısını da beraberinde getirir. 
İki yüzlü kişilik özelliklerine örnek vermek gerekirse; bir grup insanın oruç ayında sigara içen bir kişiyi oruç tutmadığı gerekçesiyle darp etmeleri, ancak daha sonra linç girişimine katılan bu gruptan kimsenin oruç tutmadığının anlaşılması. Bir başka örnek: Toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunda çok hassas olduğunu ve bu konuda çok araştırmalar yaptığını, yazılar, makaleler yazdığını, kadının eşit ve özgür yaşam hakkı için mücadele eden entellektüel bir yapıya sahip olduğunu iddia edip kariyer yapmaya çalışan bir kimsenin eşine her türlü onur kırıcı davranışta bulunması, fiziksel, ekonomik, cinsel şiddet uygulamada bir beis görmemesi gibi. Tam da bu noktada Cenap ŞAHABETTİN’in ” Vicdan! Onu herkes yüreğinde taşımaz; dilinde, midesinde ve hatta cüzdanında taşıyanlar vardır.” sözünü hatırlamakta fayda vardır. Yine Mevlana’ nın “Ya göründüğün gibi ol yada olduğun gibi görün” sözü iki yüzlü kişiliklere atfen söylenmiş felsefi bir çözümlemedir.
         Oportünist kişilik yapısıda benzer özellikler taşır. Türkçe karşılığı fırsatçı, fırsatı faydaya hazza çevirmek olan oportünizm; kişinin savunduğu ideoloji veya inanç hakkında oldukça bilgi sahibi ve konuya vakıf olduğu halde kişisel haz, zevk ve fayda için Vicdanı terk edip karakter değişikliğine gitmesi olarak açıklanabilir. Yani kişinin inandığı, bildiği inanç veya ideolojik değerlerden vazgeçip menfaat, haz, fayda göreceği başka bir kulvara girmesi olarak izah edilebilir. Marx’ın ölümünden sonra çalışmalarını toparlayıp yayınlamaya çalışan F. ENGELS’in öğrencileri olan Bernstein ve Kautsky’nin Engels’in ölümüyle birlikte kapitalizmin bataklıklarına dümen kırması bu duruma en iyi örnektir. 
Nietzsche der ki  “Vicdanlı olmak hesaplı olmaktan iyidir. Hesap; insanı makam, mevki, para sahibi yapar, vicdan daha önemli bir işe yarar İNSANI İNSAN YAPAR”
          Sonuç olarak özlenen adil, eşit, özgür toplum yapısı kısaca temiz toplum; ancak dürüst ve vicdanlı bireylerin yetişmesi, yetiştirilmesi ile mümkündür.
 
HAZIRLAYAN SOSYOLOĞ MÜLKİYE TEKİN

  

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir