16 Ağustos 2022 Salı
Çimentonun 200 yıllık üretim teknolojisi değişiyor
“Sahne Halkın, Yuh Sesleri Sandığı Hatırlattı!”
DUYGULARIMIZIN HAYATIMIZDAKİ ÖNEMİ
Yazık Çok Yazık !.....
CHP Milletvekilleri ve Belediye Başkanlarını Sarsan Yolsuzluk İddiası: Mahkeme Süreci Başlıyor
Hepimiz biliyoruz ki, insanı insan yapan acısıyla tatlısıyla yaşanılan en temel özellikler den birisi duygularımızdır.
Daha anne karnında iken hissedebildiğimiz mutluluk duygusu Büyüyünce de hayatımızın her alanında Sevinç Neşe mutluluk üzüntü öfke çaresizlik uzun ve aşk olmak üzere çeşitli hissiyatlar altında bu duygular bizlerle birlikte yaşamımızda var olmaktadır.
Duygularımız Arzularımızı, Arzularımız düşüncelerimizi ve bunların hepsi bizlerin kaderini belirleyen en değerli hislerimizdir. Duygularımız adeta yeni yapılan binanın temeli gibidir. Temel ne kadar sağlam olursa, o bina o kadar güçlü olur. Duygularımız da vereceğimiz kararlara göre bizlerin geleceğini belirleyen en değerli hazinemiz dir. Güne nasıl başlarsak günümüz öyle biter.
Çünkü, duygular bizlerin tutum ve davranışlarını etkileyen en büyük nedenlerimizdir. Sabah günümüzde mutlu bir şekilde başlangıç yaptığımızda, tüm günümüz mutlu bir hal ve davranış içerisinde geçecektir. Eğer üzgün ve kötü bir başlangıç yaptığımız zaman ise günümüzün kötü geçmesine neden olacaktır. Oysaki, güne pozitif, enerjik, olumlu duygularla başlamak, hayatımızı her zaman güzelliklerle birlikte renk katacaktır. Bazen çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla sohbet ederken içimiz huzurla dolarken en yakınımızı kaybettiğimizde hüzünleniriz ağlarız.
Bu iki duygu bizlere yaşamın tatlı ve acı yönleridir. her zaman bizlere yön verirler. Örneğin, Çok mutlu olduğumuz bir anda herkese yardım etme eğilimine geçeriz, Oysa ki üzgün olduğumuz bir zaman da para harcamak ve alışverişe yönelebiliriz.
Sinirliyken ise, çok yanlış kararlar alabiliriz bu gibi durumlarda duygularımız bizi bazen olumlu, bazen de olumsuz yönde etkilemektedir. Bizlere düşen en önemli görev ise, bir şeye karar verirken duygularımızın farkında olabilmektir. Duygularımızın diğer bir görevi ise, bizlerin hayatta kalmamızı ve başarılı olmamızı sağlar. Örneğin, yolda giderken önümüze bir köpeğin koşarak bize doğru geldiğini gördüğümüzde, vereceğimiz ilk tepki korku olur ve bu duyguyla birlikte hemen daha güvenli bir yere kaçarız bu duygumuzun adına da korku duygusu diyebiliriz.
Eğer ki korku duygumuz olmasaydı kaçamazdık ve köpek bizi ısırabilirdi ve bunun sonuçları bizler için çok ta iyi olmazdı. Bazen de sevdiğimiz birisine gülerek bakacağımız bir bakış mutluluğumuzu karşı tarafa ifade etmemize neden olacaktır
Bu da bizim duygularımızı ifade etme biçimimizdir mutlu isek mutluluğunuzu üzgünsek üzüntümüzü içimizde bastırmadan karşı tarafa anlatmamız gerekir yoksa Aksi takdirde bastırılmış duygular ileride bizlere psikolojik ve ruhsal olarak büyük hastalıklara neden olabilir bu yüzden tüm duygularımızı yerine göre düşünerek ve isteyerek yaşamalıyız Aşık isek Aşkımızı mutlu Hisset mutluluğumuzu sevinçliyken Sevincimizi üzgünsek üzüntümüzü tüm duygularımızı çekinmeden yaşamak hayatımıza her zaman güzellikler katacaktır en güzel duygular sizlerin ve sevdiklerinizin olsun
Hepimiz genelde çalışmaktan, günün streslerinden, koşturmacalarından yeri geliyor zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyoruz.
Hayat bize neden böyle monoton geçiyor? Neden mutlu olamıyoruz? diyerek elimizde olan fırsatları kullanmayarak, endişeler içinde gücümüz olmasına rağmen, Ailemize, Sevdiklerimize zaman ayırmadan, evden işe, işten eve tıpkı bir robot gibi yaşıyoruz. Bazen de para hırsı uğruna adeta işkolik denecek kadar kendimizi günün koşturmacalarına kaptırıyoruz ve önümüzde olan hayatın tüm güzelliklerini ve fırsatlarını yaşayamıyoruz.
Aslında bu durumlar son derece tehlikeli bir o kadarda bizlere bağımlılık yapan endişelerdir. Çünkü, bizlerin günlük hırsların peşinde koşmamızı neden oluyor. Oysaki bu dünya dan sadece geçiyoruz. Yaşamak için çalışmamız şart. Bu demek değildir ki, yan gelip yat nasılsa bir gün öleceğiz düşüncesinde asla olmamalıyız. Hayatımızı sürdürebilmesi için tabii ki de çalışmalıyız.
Yaşamak için bazen ölümü unutmak, bazen de hatırlamak gerekir. Vademiz dolunca hepimiz öleceğiz. Öyle ki, Bir gün ölmek için her gün yaşıyoruz. Bir yerde duymuştum. Hiç unutmuyorum! Çok zengin bir iş adamı, şirketleri, evleri arabaları çok mal varlığı ve dört dörtlük Aile yaşantısı olmasına rağmen o kadar çok çalışmaktan bıkmış ki bir gün intihar etmek için köprüden atlamak istemiş bunu gören çok fakir bir arkadaşı onu ikna etmek için dört tarafı rengarenk çiçeklerle ağaçlarla kaplı adeta Cennet bahçesine benzeyen bir yere gelmesini söylemiş ve ağzına bir yemek kaşığı verip içine zeytinyağı koymuş karşı tarafa bu zeytinyağını dökmeden gelmesini istemiş.
Zengin olan adam zeytinyağını dökmemek için etrafına bakmadan gelmesi gerekiyor, karşı tarafa varınca fakir olan arkadaşı bana doğru gelirken ne gördün diye sormuş? Zengin adam bir şey göremedim çünkü gelirken zeytinyağını dökmemek için hep dikkat ettin ve önüme baktım demiş. Şimdi tekrar geriye git ve bu içi zeytinyağı dolu olan yemek kaşığını ağzına tut ve etrafına bakınarak gel demiş. Bu sefer zengin olan kişi etrafına bakarak geldiği için zeytinyağı kaşık da kalmıyor ve hepsi yere dökülüyor.
Fakir Arkadaşı bu sefer ne gördün diye sorduğunda? Zengin adam cevap veriyor, ne kadar güzel ağaçlar ve çiçekler ne kadar güzel cennet bahçeleri gördüm demiş. Fakir olan arkadaşı ona şöyle cevap vermiş. Evet arkadaşım bu senin hayatındır. Sen çok zenginsin oysa ben çok fakirim ama çok mutluyum. Sen hayatını bu şekilde yaşadığın için hiç bir güzellik göremedin.
Ben ise çok fakir olmama rağmen Yarada’nın bana verdiği nimetlere şükrettim ve dünyanın bana sunduğu imkanları sevdiklerimle paylaşarak, çevremdeki güzelliklere bakarak yaşadığım için küçük şeylerden mutlu olmasını bildim.
Oysa ki, Hayat sadece çalışmaktan ibaret değildir. Yaşarken de, etrafımızdaki insanları sevdiklerimizi görerek onlara değer vererek, onları mutlu ederek yaşamalıyız ki, hem onlar hem biz mutlu olalım demiş ve Zengin arkadaşını intihar etmekten vaz geçirmiş. Ve mutlu bir hayat yaşamasına neden olmuş. Oysaki, ölümden korkmadan ve hayattan zevk alarak yaşamak, alacağımız cesur kararlarla hayatımızı sürdürmek, zamanımıza anlam katarak ve onu renkli kılarak yaşamak hepimizin hakkıdır. Sevelim, sevilelim, mutlu olalım ki, mutlu bir hayatımız olsun.
Gerçek hayatımızda yaşamımızın önemli bir parçası olan Arkadaşlık, dostluk bizler için, yaşam kadar önemli ve sağlıklı bir şekilde var olabilmemiz kadar değerlidir. . Dost deyince, Çıkarsız, koşulsuz zor zamanlarımızda ve her zaman yanımızda olan insanlar bizim gerçek dostlarımızdır diye düşünürüz. Kimilerine göre dostluk, arkadaşlık ile aynı derecede olduğu düşünülebilir.
Hiç düşündünüz mü? Bazen küçük bir merhaba ile başlıyor arkadaşlığımız daha sonra zamanla tanıdıkça, zaman geçirdikçe bir şeyleri paylaştıkça o güzel arkadaşlığımız dostluğa dönüşebiliyor. Yeri geliyor dost dediğimiz insanlar bizlere Ailemiz kadar yakın olabiliyor. Gerçek Dostlar, güzel bir başarı Elde ettiğimiz zaman, güzel şeyler aldığımız, zaman evlilik hayatında mutlu olduğunuz zaman, sırrını paylaşmayı bilen bizlerin her hali ile mutlu olan, zor zamanlarda bizlere yardım eden insanlardır.
Senin Başarılarını kutlayan, seni arayıp soran, Seninle vakit geçiren, insanlar gerçek dostlarımızdır. Bir de bunun Tam aksine elde ettiğiniz başarılarınızdan, mutluluğunuzdan ve satın aldığınız herhangi bir şeyden sizlere karşı hep negatif konuşuyorsa, eleştiriler yapabiliyorsa, Hep olumsuz konulara değiniyorlarsa, bunlar bizi kıskanıyor olabiliyorlar. Aslında her insanda biraz da olsa kıskançlık duygusu vardır. Bu gibi durumları her zaman sık sık yaşıyorsak bunlar bizim gerçek dostlarımız değildir. Sadece dost gibi görünen insanlardır. Bazı insanlar ise sizin hayatınızdan önemli sırları öğrenmeye çalışır fakat kendi sırlarından hiçbir zaman bahsetmeyi sevmezler.
Seni dost gibi dinlerler, senin sırrını alıp başkaları na paylaşırlar. Bunlar bizim insanlığımızdan, iyi niyetimizden beslenirler ve kendilerini her zaman haklı görüp bizi aşağıya çekerler. Bu durumlarda bu insanlardan hemen Uzaklaşalım ki daha güzel Dostlara yeni kapılar açılsın. Dostluk için söylenmiş o kadar güzel sözler var ki, Dost dediğin, çay gibi olmalı şekeri ne fazla ne az olsun. Bir tat bırakmalı, bazen acı, bazen tatlı her zaman ihtiyaç duyulmalı. Dost dediğin ayağını kaydıran değil, düştüğü yerden seni kaldıran olmalı.

Dostlarınız az olsun Candan olsun. Candan Dostlara can feda olsun. Sevgilerimle..
Hayatımızda bizler için önemli olan psikolojimizi etkileyecek önemli iki tane değerimize ihtiyacımız vardır. Birincisi kendimizi değerli hissetmek, ikincide mutlu olmaktır.
İnsanlar her zaman sizin hakkınızda ön yargılı olarak konuşabilirler, eleştiri yapabilirler onları susturamazsınız engelleyemezsiniz. Burada önemli olan bu söylenenlere etkilenmemek gerekiyor. Eğer siz kendinizden emin olabilirseniz başkaları sizi hiç bir tereddüt düşüremez. Birincisi, Kendi değerimizi diğer insanlar üzerinden ölçmeye kalkmak gibi..
Belki bunların farkındayız fakat yeri geliyor bu hataları tekrar tekrar yapıyoruz. Örneğin, Arkadaşlarımız Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet vs. gibi bunların size bakış açısıyla kendi değerinizi ölçmeye kalkarsanız, birisi size değer verdiği zaman kendinizi değerli hissedersiniz. Diğeri değer vermediğinde değersiz hissedersiniz. . Bundan dolayı birisi ile değerli, diğeri ile değersiz hissedip kendi ruhsal değerinizi kaybetmek istemiyorsanız içinizde bir kuvvet oluşturmanız gerekiyor, Ahmet, Mehmet, Ayşe değer vermedendi neden değerliyim?
Bu soruların kendi içinizde cevaplarını bulmalısınız. Uzun zamandan beri kendimi değersiz hissediyorsam bu dünyada olmamın anlamı yoktur. Hayatta yaşayan her şeyin bir anlamı ve değeri vardır. Bunun için de kendimizi keşfetmeliyiz ki, yaşamak için bir amacımız olduğunun farkına varalım. Eğer bunun bilincine varmış iseniz, bu dünya içinde çabada göstermelisiniz.
Diger insanların size değer verdiği aslında çokta önemli değil, Çünkü herkes kendi gözlüğünden bakıyor hayata. Kiminin gözlüğü cam gibidir, kiminin ki toz, toprak kaplıdır.. Sizin içinizde ne cevherler olduğunu fark edemezler .
Mesela ben çok değerli bir maddeyim Altın gibi, zümrüt gibi, pırlanta gibi yada herhangi bir degerli taş gibi. Bunu bir kuyumcuya götürdüğümüz zaman, kuyumcu bu taşın hakkını verirken, bir hurdacıya götürdüğümüz zaman o ona hurda değeri verecektir, Eğer ki siz kendi değerini diğer insanlarla ölçtüğünüz zaman, hurdacıya gittiğin de kendinizi hurda zannedersiniz. O yüzden kendi değerimizi diğer insanlar üzerinden ölçmeyi bırakmamız gerekiyor.
Karşı tarafa kendinizi sevdirmek için kendinizi anlatmanız gerekmiyor, insanlar, bizim değerimizi anlamayabilir bizi küçümseyebilir, aşağılayabilir, aslında kimse kimsenin ne acılar çektiğinin farkında değil, neler yaşadığını bilmiyor, bunu kimi zaman insanların boş konuştuğunu anlamadan, dinlemeden, yargıladığının farkına varacaksınız. Diğer insanlar. bunu bilmediği için kolayca bizi yargılayabilirler. Oysa bizler bu duruma gelmeden önce neler yaşadık ne zorluklardan gectik, kimse bilmiyor bunları. Bizler bunca zorlukları atlatıp bu gün bu güzel ve rahat ortama kavuştuysak, kendi ayaklarımızın üstüne durabiliyorsak, cok degerliyiz.
Hayat bize kendimizi değersiz hissettiren insanların yanında vakit geçirmek için çok kısa. O yüzden lütfen kendimizi sevelim, değer verelim. Her şey bizde başlar bizde biter. Biz istemezse kimse bizim hayatımıza müdahale edemez. Her sabah aynanın karşısına geçin ve tekrarlayın. Ben çok değerliyim, bugün bu güzellikleri yaşayıp gördüğüm için çok şanslıyım. kendimi çok beğeniyorum ve önemsiyorum.
İyiki ben kendimi seviyorum. şükürler olsun. Bizim bu hayatımızın hayalini eden çok insanlar varken biz yaşıyoruz..
Unutmayalım
Değer ağırdır. Bu değeri hakedeçek insanlar olsun hayatınızda..
sevgilerimle.. Gülten Abacı
Hepimiz yaşam mücadelesinde, misafir olarak geldiğimiz ve her şeyin tıpkı bir kelebeğin ömrü kadar ne uzun nede kısa olan sadece Andan ibaret olduğu bu hayatta, birer yolculuk halinde, yaşamaya çalışıyoruz.
Ayakta kalmayı başarmak inancımızı, insanlık ve sevgi yolunda iyi birer insan olmak, yaşadıklarımızdan ders alarak yolumuza devam etmek, başımıza gelen her türlü iyi yada kötü olaylardan isyan etmeden teşekkür edebilmek bizler için en güzel erdemdir.
Hepimiz yaşamak ve ayakta kalabilmek için bir takım zorlukları aşmak için çaba harcıyoruz, emek veriyoruz.
Çünkü emek olmadan hiç bir şeyin karşılığını hayat bizlere sunmadığının bilincindeyiz.
Hayat, hepimizin bildiği gibi zorluk ve mücadelelere doludur.
Mücadelemizden vaz geçtiğimiz an her şeyin bittiği andır.
Kendimizi bilgilendirerek, okuyarak, içimizdeki ışığın farkına vararak, her ne olursa olsun her şeyle baş edecek gücün sadece bizim içimizde olduğuna inanırsak her şeyin üstesinden gelebiliriz.
Başarılı olmak istiyorsak, mutlaka kendi gücümüze inanmamız ile birlikte sabrımızı göstermemiz gerekiyor.
Aynı kış olmadan bahar olmadığı zorluk çekmeden kolaylık yaşanmadığı hangi karanlık geceden sonra sabahın olmadığı, şuanda yaşadığımız savaşların, salgın hastalıkların sonsuza kadar sürmeyeceği, en büyük zorlukların dostumuz olacağı, tüm kazanılan savaşların tüm zorluklarla yapıldığını, düşünürsek her şeyin üstesinden rahatlıkla gelebilecek güce sahip oluruz. Bazen canımız yanıyor, sevdiklerimizi kaybediyoruz.
Oysaki insan olmamızın en önemli değeri yaşanılan tüm hatalarımızdan, tecrübelerimizden ders alarak gelişmek, ilerlemek ve vazgeçilmez temel besinimiz olan sevgimiz ile birlikte büyümemiz gerekiyor.
Unutmayalım ki hayat bizlere hangi zorluklarla sınarsa bunlar bizlerin imtihanı oluyor.
Kabul edelim ve teşekkür edelim.
Bunda da vardır bir hayır diyelim.
Çünkü bizleri mutluluğa getiren ve doğru yolu bulmanızı sağlayan kişilik karakterimizin oluşmasına neden olan tüm yaşadığımız zorluklarımızdır.
Karanlıklarla mücadele etmeyenler aydınlıkları, zorluklarla mücadele etmeyenler kolaylıkları, tüm bunlarla mücadele etmeyenler ise mutluluğu bulamaz.
Ereğiniz, tüm yaşam boyunca mutlu ve başarılı olmaksa dileğim dilediğinizin olmasıdır.
Sevgilerimle. Gülten Abacı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.