Şirvan Yücel

Şirvan Yücel

24 Ağustos 2025 Pazar

Türkiye Ekonomisi İçin Kritik Uyarı: CEO ve Finans Uzmanı Eksikliği, Çin Fonları ile Aşılabilir

Türkiye Ekonomisi İçin Kritik Uyarı: CEO ve Finans Uzmanı Eksikliği, Çin Fonları ile Aşılabilir
1

BEĞENDİM

ABONE OL
Türk Hristiyan Birliği Kiliseleri’nden Türkiye Ekonomisine Dair Çarpıcı Rapor: Çin Sermayesi ve Dijital Dönüşüm Vurgusu

UDİMED & NOVACELL AJANS /İSTANBUL – 22 Ağustos Cuma günü Türk Hristiyan Birliği Kiliseleri Genel Merkezi’nde düzenlenen toplantıda, küresel finansal pazarların Türkiye üzerindeki etkileri ve girişimcilik vizyonu üzerine hazırlanan kapsamlı rapor kamuoyuna sunuldu. Raporda, Çin sermayesinin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri, dijitalleşmenin iş dünyasında yarattığı dönüşüm ve geleceğin ticaret dinamikleri ayrıntılı olarak ele alındı.

Türkiye Ekonomisinin Geleceği Masaya Yatırıldı: Çin Fonları ve Evde Girişimcilik Çözüm Olabilir

Türkiye Ekonomisinin Geleceği Masaya Yatırıldı: Çin Fonları ve Evde Girişimcilik Çözüm Olabilir

Türk Hristiyan Birliği Kiliseleri Kurucu Başkanı Randy Cihan Bektaş’ın açılış konuşmasıyla başlayan toplantıya, Çin Konsolosluğu adına Bay Yang, iş dünyasından önemli isimler, sivil toplum temsilcileri ve uluslararası gözlemciler katıldı.

Hatice Ciğer’den Stratejik Analiz

Raporda uzun süreli saha gözlemlerini paylaşan analiz uzmanı Hatice Ciğer, Türkiye’deki girişimcilerin küresel pazarlardaki rekabet gücünü artırmak için yeni stratejilere ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Ciğer, özellikle yüksek faiz oranları, CEO ve finans uzmanı eksikliği, aile şirketlerinin kurumsallaşamaması gibi sorunların Türkiye ekonomisinde risk oluşturduğunu dile getirdi.

ANALİZ UZMANI HATİCE CİĞER

ANALİZ UZMANI HATİCE CİĞER

Çin Sermayesi ve Likidite Fonları

Toplantıda öne çıkan başlıkların başında Çin sermayesinin Türkiye’deki etkisi geldi. Çin bankalarının sunduğu 5 yıl ödemesiz, sonraki 5 yıl %8 faizli kredi fonları ve sigorta destekli finans sisteminin, Türk iş dünyası için kritik fırsatlar sunduğu belirtildi. Çin’in likit fonları, sadece sermaye değil aynı zamanda tüketici davranışlarını yönlendirme gücü ile de ön plana çıktı.

Girişimcilik ve Dijital Dönüşüm

Gündoğan Şirketler Grubu ve Bing Group Yönetim Kurulu Başkanı Salih Öncü, Türkiye’nin sağlık ve değer odaklı ürünler üretmesi gerektiğini belirterek, inşaat sektöründen dijital pazarlara kadar birçok alanda Çin teknolojilerinden faydalanılabileceğini ifade etti. Deprem örneği vererek, Türkiye’nin teknolojik altyapı eksikliklerini gidermesi gerektiğini vurguladı.

RANDY CİHAN BEKTAŞ

RANDY CİHAN BEKTAŞ

Küresel Krizler ve Tedarik Zinciri

Türk Hristiyan Birliği Kiliseleri Yönetim Kurulu Üyesi ve Liberal Demokrat Parti İstanbul Milletvekili Aday Adayı İlker Tekbaş, tedarik zincirinin esnekliği ve dayanıklılığının küresel krizlerde belirleyici olacağını söyledi. Tekbaş, kurumların finansal departmanlar, hukuk birimleri ve reklam uzmanlarının stratejik vizyonlarıyla hareket etmesi halinde krizlerin daha kolay aşılabileceğini belirtti.

Uluslararası Katılım ve Panel Tartışmaları

Uluslararası Dinamikler ve Yerel Yansımaları” başlıklı panelde, yeni nesil tüketici talepleri, teknolojik dönüşüm, turizm sektörü ve makro ekonomik eğilimler masaya yatırıldı.

Toplantıya;

  • Karadeniz Konfederasyon Başkanı Sıtkı Ada,

  • Rus Konsolosluğu temsilcisi Viktor Ivankov,

  • Mormon toplumu temsilcisi Serdar Yılmazel,

  • MÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Sami Şahin,

  • Hawthorn Suites By Wyndham Yönetim Kurulu Başkanı Soysever Bilgiç,

  • Amerikan ve Hollanda misyon gruplarından temsilciler
    gözlemci olarak katıldı.

Analiz uzmanı Hatice Ciğer
Katılımcılara siyasi kitabımız Tantra ve Masonlar kitabı hediye edildi ve illuminati Türk Hristiyan birliği kitabı ile Hazaryan incili hediye edildi.

ürk Girişimciler İçin Yeni Yol Haritası: Çin Sermayesi, Evde Üretim ve Dijitalleşme

Türkiye İçin Kritik Mesajlar

Toplantının genelinde; Türkiye’nin küresel finansal pazarlarla entegrasyonunun artırılması, dijitalleşmenin ekonomide anahtar rol oynaması ve Çin sermayesinin Türkiye’de uzun vadeli bir oyuncu haline gelmesi gerektiği vurgulandı.Türkiye Ekonomisinde Yeni Dönem: Çin Sermayesi, Küresel Fonlar ve Evde İş Fırsatları

Devamını Oku

Değersizlik Buharlaşması

Değersizlik Buharlaşması
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hepimiz de var olan değersizlik nasıl buharlaşır? 

Değersizlikten tamamen özgürleşmek mümkün mü?

Bu hayati soruları Dünya Değişim Akademisi’ndeki Değişim Uzmanlarına sorduk çok etkili cevaplar aldık bu değerli bilgileri sizlerle paylaşıyoruz.  

Bir insan hayatındaki pozitif olan herkese ve her müteşekkir olmalıdır. Birey gelisim yolundaki başarıları, deneyimleri, potansiyelleri, pozitif eylemleri, özellikler için kendisini takdir etmelidir.

İnsan özellikle ona değer veren ve onun değer verdiği herkese minnet duymalıdır. Bu minnet duygu tıpkı suyun ateşi söndürmesi gibi değersizlik his buharlaştırır. Birey şükredebileceği şeyleri hafızasına kaydetse sayısına şaşırır.

Bir insanın kendisini her şeyiyle kabul etmesi kendine değer vermesinin temelidir.  Gelişirken insan tüm hataları ve kusurlarıyla bile değerli bir varlık olduğunun farkındadır. Yeryüzünde kimse mükemmel değildir.

Aklı başında olan herkes kendisinde bir şeyleri değiştir mek ister ve bu istek bir soruna işaret etmez, akıllılığa işaret eder. Zira değişmek istemeyen insan asla ve asla gerçek insan olamaz.

İşin sırın, bireyin olduğu her şeyi minnettarlıkla kabul etmesi ve olmadığı her şeyi fırlatıp çöpe atmasıdır. Zira bir insanın olmadığı şey olmak için gösterdiği tüm çabalar onu değersiz hissettirir çünkü bu bir yalandır.

Gerçek şu ki bir insan olmadığı şey olmak için ne kadar çok çabalarsa kendisini o kadar değersiz hisseder. Birey gerçekten olduğu şey olarak kendisini daha da mutlu ve değerli hisseder.

Devamını Oku

SAMİMİYET

SAMİMİYET
0

BEĞENDİM

ABONE OL

SAMİMİYET VE MAHREMİYET

Samimiyet, mahremiyet ve güven bu unsurlar insan hayatında önemli yer tutar. Bunlardan biri olmazsa her şey eksiliyor. Benim de çok önem verdiğim bu üç konuyu sizinle paylaşmak istedim. Özellikle samimiyet ve mahremiyet konuları beni oldum olası  etkileyen unsurlar olmuştur. İnsan hayatında samimiyet, mahremiyet ve güven hayati yer tutuyor. Hepsi çok özel ve önemli unsurlar. Aslında şu bir gerçek samimiyet ve mahremiyetin olduğu yerde güven kendiliğinden akıyor. Bunlar benim içimden geçenler. Bu önemli ve bir o kadar hassas konuyu Dünya Değişim Akademisi Uzmanlarına sorduk, bu  eşsiz, derin bilgileri sizlerle de paylaşmak çok isterim. Eminim sizde kendinizden bir şeyler bulacaksınız. Şimdi söz Uzmanlarımızda.

”İnsanın içsel dünyası mahremiyat diyarıdır. Bu içsel mahrem dünya kendine has güzellikler içerir. İnsan insan sevişirken gözlerini kapatıp bu mahremiyet diyarına dalabilir ve içsel güzelliklerin tadını çıkarabilir.

Sevişirken gözlerini kapa, tamamen tamamen iç dünyanla uyumlu hale geleceksin. Derin bir samimiyet oluşacak, aşk çiçek açacak ve mahremiyetin tadını çıkaracaksın.

Karanlıkta samimi olmak daha kolaydır çünkü beden zihin ve duygular kendini açar, aydınlıkta ise gizlenmeye çalışır. Karanlıkta çıplaklıktan utanmazsın ama ışıkta utanırsın. Karanlıkta samimiyet mahremşyetle uyumlu hale gelir aydınlıkta ise ayrılır.

Samimiyet mahremiyetle uyumlu hale gelince iç dünyanın derinliklerinde saklı olan şeyler açığa çıkar. İç dünyanın derinliklerinde saklı olan mahremiyet çiçeği açmaya başlar. Mahremiyet tohumu açık toprağa bırakılırsa asla filizlenmez.

Bu tohumu toprağın sahminin karanlık derinliklerine bırakmak gerekir. O zaman mahremiyet tohumu filizlenmeye başlar ve kocaman samimiyet ağacına dönüşür. Mahremiyet karanlıkta beslenmelidir ki, samimiyet ışığı çıksın.

Tohumun filizlenmesi için toprağun derinliğine ve karanlığına ihtiyaç var. Tıpkı bunun gibi samimiyetin oluşması için ortaya çıkması için mahrem bir zemin olmalıdır.

Mahrem bir zeminde hareket eden iki insan arasında samimiyet oluşmay başlar. Samimiyet ve mehremiyet sayesinde iki insan arasında bir birlik oluşmaya başlar. Artık kendilerini bütünleşmiş bir organızma gibi hissederler.

Samimiyet ve mahremiyet aracılığıyla, birbirlerini seven iki insan derin bir uyum yaşarlar. İşte samimiyetin getirisi budur. Sevdiğin insanın içinde erimek ve onunla bir olmak.

O zaman yabancılık hissi kaybolacak ve birlik ortaya çıkacaktır. Birlikteliğin anlamı budur – samimiyet sayesinde birbirinin içinde eriyerek birlik teşkil etmek. Samimiyet kendini bırakmak ve kendinden geçmek yani kendinden başkasına geçmektir.

Fakat kendinden başkasına geçmek içihttps://www.facebook.com/haberinsonugazetesin mahremiyete ihtiyaç var çünkü bunu üçüncü kişinin önünde yapamazsın. Samimiyetle desteklenen mahremiyet sayesinde varlığın derinliklerinde mevcut olan tüm güzellikler ortaya çıkar.

Samimi bir ilişkinin derinleşmesi için mahremiyete ihtiyaç vardır. Açık olmak muhteşem bir şey ama gizli kalması gereken şeylerde var. Gizlilik seni gizemli yapar – bu da aşkın bir parçasıdır.

İçerisi sağlam olmalıdır ki, dışarısının meydan okumaları kabul edilebilsin. Evin iç yapısı güçlü olmalıdır ki, dışarıdaki rüzgâr, yağmur ve fırtına içeri sızıp huzuru bozmasın. Tıpkı bunu gibi içeride ki samimiyet dışarıdaki samimiyet mutluluk verici olsun.”

Devamını Oku

KALBE DOKUNMAK

KALBE DOKUNMAK
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kalbe dokunmak nasıl gerçekleşir? Kalbin kapıları tamamen açılabilir mi? Mesafeler sevgiye engel midir?

Bu soruların cevabını Dünya Değişim Akademisi Uzmanlarına sorduk. Sevgi ile ilgili çok derin bilgiler edindi.

Herkes de var olan sevgi, koşulsuz bir hale gelince tüm evrene yayılır. Bütün canlıların kabine dokunur. Senin kalbin koşulsuz sevgiyle dolunca pek çok kalbe dokunur. 

“Mesafeler koşulsuz sevgiyi engelleyemez ve kalbindeki koşulsuz sevgi çok uzaktaki kalplere de ulaşır. Çünkü bir ruhi varlık olarak siz kalp bölgesindesiniz. Hepiniz ebedi ruhi varlıklarsınız ve bu nedenle de ayrı değilsiniz. Siz ebediyen birbirinize bağlısınız çünkü aynı kaynağın çocuklarısınız. Bu yüzden varlığınız sevgiyle dolunca tüm varlıklara dokunacaktır ve sevginiz herkese ulaşacaktır çünkü KOŞULSUZ SEVGİ SINIR TANIMAZ.”

Şirvan Yücel
Şirvan Yücel

www.dunyadegisimakademisi.com

Devamını Oku

MANAF İLE RÖPORTAJ

MANAF İLE RÖPORTAJ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ULUSLARARASI YOGA FEDERASYONU BAŞKANI AKİF MANAF İLE RÖPORTAJ

“Yoga Olimpiyat Oyunları, insan bedenindeki ebedi varlığın, beden aracı ile kendini ifade ettiği bir

platformdur bir bakıma.”

Merhaba Başkanım, geçen ayki röportajımızdan beri Yoga Olimpiyatları projesindeki gelişmeleri
merak ediyoruz. Öncelikle şunu söyler misiniz, mevcut durumda kaç katılımcı var ve kaç ülkeden?
Şu an itibariyle 5300 civarında katılımcı var 210 ülkeden. Bu bir rekor, dünyanın her köşesinden farklı
ırklardan, dillerden, dinlerden, yaşlardan, cinsiyetlerden katılımcı var. Yoga Olimpiyat Oyunları’nda
sekiz kategori var ve her kategori kendi içinde muazzam bir yaratıcılık sunuyor. Herkes kendini ifade
edebiliyor.
Yoga Olimpiyatları’na sunulan her performans bir ifadedir aslında. Katılımcı kendisini, yaşama
bakışını, algılayışını, umutlarını, sevgisini, nefretini ifade ediyor. Bu tam da bizim yapmak istediğimiz
bir şey. Bir açıdan biz herkes kendini ifade etsin diye Yoga Olimpiyat Oyunları platformunu kurduk
diyebiliriz.
İnsan bedeni içindeki ebedî varlık kendini beden aracı ile Yoga Olimpiyat Oyunları’nda ifade ediyor.
Birlik, çeşitlilik varsa anlamlıdır. Her insan eşsizdir, birlik eşsizlikten doğar. Tek bir canlıyı bile
varoluştan ayırırsanız, -ki bu imkânsız, birlik olmaz.
Her yoga sever, kendi eşsizliğini ifade ettiği Yoga Olimpiyat Oyunları’nda birliğin oluşmasına katkıda
bulunuyor.
Başkanım, sizin çok kıymetli çabalarınız sonucunda bir tarihin yazılmasına tanık oluyoruz.
Uluslararası Yoga Olimpiyat Komitesi (IOC) ve Uluslararası Spor Federasyonları Küresel Birliği

(GAISF) ile olan temaslarınız hakkında bize neler söylersiniz?

Evet, bir tarih yazılıyor. İnsanlık tarihi yazılıyor.
IYF olarak 2017’den beri IOC ve GAISF ile temas hâlindeyiz ve GAISF üyelik sürecimiz devam ediyor.
Yoga alanında dünyanın en yaygın ve büyük kuruluşuyuz zaten, fakat GAISF üyeliği için IYF üyelerinin
kendi ülkelerinde yoganın tek resmî federasyonu/derneği olması gerekiyor. Yoga alanında bu hiç
kolay bir şey değil çünkü yoga, dünyanın büyük bir kısmında resmî spor dalı olarak kabul edilmiyor.
Biz IYF olarak bunun üzerinde çalışıyoruz.
Yani yaptığımız şu aslında; bir ülkede bir yoga federasyonu üyemiz olabiliyor. Sonra o federasyonun
kendi ülkesindeki resmî spor otoritesi ya da ulusal yoga olimpiyat komitesi tarafından ülkenin tek
resmî yoga federasyonu olarak kabul edilmesi üzerine çalışıyoruz. Böylece üye yoga
organizasyonlarımızın kendi ülkelerinde resmiyet kazanmaları ile yogayı önce ülkeler bazında resmî
spor dalı hâline getiriyoruz, sonra da bu organizasyonlar uluslararası bir kuruluş olan IYF’nin üyesi
oldukları için yoga faaliyetleri uluslararası bir nitelik kazanıyor.
GAISF ve IOC ile gidilen yol, anlaşılacağı gibi uzun bir yol ama çok çalışıyoruz ve bu yolu en kısa sürede
kat etmeyi hedefliyoruz.

Peki Başkanım, IYF’nin hangi üyeleri kendi ülkelerinde yoganın resmî organizasyonu oldu?

Süreci tamamlanan, devam eden ve henüz başlayan üyelerimiz var. Afrika ülkelerinden Seyşeller
resmî oldular ve buna dair kendi ülkelerindeki resmî spor otoritesinden tanınma sertifikasını aldılar.
Özbekistan ve Ermenistan, Çek Cumhuriyeti, Azerbaycan bugün yarın olacaklar, süreç tamamlanmak
üzere. Kırgızistan, Nepal şu an için süreçte.
Bu ülkelerin dışında süreci yeni başlayan, görüşme aşamasında olduğumuz, hangi ülkelerde nasıl bu
süreci başlatabiliriz diye çalışmalarımız devam ediyor. Sonuna kadar gideceğiz, 210 ülkede yoganın
resmî olması için çalışacağız.
Başkanım, Yoga Olimpiyat Oyunları iki yıldır video ile yapılıyor. Fiziksel olarak ne zaman yapılacak?

Yoga Olimpiyatları’na sunulan her performans
Yoga Olimpiyatları’na sunulan her performans
O zaman nasıl bir organizasyon düşünülüyor?

Evet, pandemi sürecinde video ile katılım oldu mecburen. Ama bir yandan da bu bizim işimize yaradı,
böylece çok yeni bir alanı keşfettik. Yani video ile katılım daha kolay olduğu için sosyal medya
üzerinden dünyanın her yerine ulaşma imkânı bulduk. Bu pandemi ile gelen bir avantaj aslında. Ve biz
bu avantajı çok iyi değerlendirdik, 210 ülke 5300 katılımcı.
5300 katılımcı ne demek biliyor musunuz? Bir katılımcı için en az 10 yoga severe davet gönderiliyor.
Bu da 53.000 yoga sever ile birebir temas kuruldu demek. Ayrıca yapılan paylaşımlar milyonlarca yoga
severe ulaştı demek oluyor. Bu insanlar çevrelerinde Yoga Olimpiyat Oyunları’nı konuşuyorlar,
katılmayanlar da konuşuyor. Sonuç olarak müthiş bir tanıtım yaptık.
Fiziksel olarak ne zaman olacak? Bu pandemi şartlarına bağlı, biterse 2022’de olur. Bitmezse 2023’te
olur…
Bu arada biz birebir sosyal medya üzerinden temaslara ve davetlere devam edeceğiz. Fiziksel olsa da
bu devam edecek çünkü müthiş etkili bir tanıtım. Bu konuda ekibimiz çok güçlü ve deneyimli.
Yoganın dünyadaki dağılımı hakkında da çok şey öğrendiniz bu süreçte değil mi? Uluslararası Yoga

Uzmanlığı Sertifikasyon eğitiminin yaygınlaşması için neler yapıyorsunuz?

Doğru, yoga hangi ülkede nasıl, kimler tarafından ve ne şekilde uygulanıyor artık çok iyi biliyoruz.
Hangi ülkelerde daha yaygın, hangi ülkelerde neredeyse hiç bilinmiyor artık bu konuda uzmanız
diyebiliriz.
Herkes yoga yapıyor bir şekilde fakat çok çeşitli şekillerde uygulamalar var. Biz uygulamalar arasında
herhangi bir seçim ya da puanlama yapmıyoruz. Fakat eksikleri gidermek ve daha sistemli, ekonomik,
pratik bir eğitim vermek için uluslararası yoga uzmanlığı sertifikasyon programını sunuyoruz. Bu
programı American Yoga Association ile birlikte yurt dışına veriyoruz. Dünyanın neredeyse her
ülkesinde program aktifleşti ve yaygınlaşıyor. Çok iyi geri dönüşler alıyoruz.

Devamını Oku